İcra İflas Hukuku

Üsküdar İcra İflas Avukatı

Üsküdar’da faaliyet gösteren icra ve iflas avukatları, alacaklıların haklarını korumak ve alacaklarını tahsil etmek için hizmet veren profesyonellerdir. İcra avukatları, alacaklıların alacaklarını tahsil etmek için icra yoluyla hukuki süreçleri yürüten avukatlardır. İflas avukatları ise borçlu şirketlerin iflas süreçlerini yöneten ve alacaklıların haklarını koruyan avukatlardır.

Üsküdar’da faaliyet gösteren icra iflas avukatları, icra ve iflas süreçlerini yönetir, alacaklıların haklarını korur, alacak tahsilatı yapar ve mahkemelerde müvekkillerini temsil eder. Bu süreçlerde kanun maddelerine uygun hareket ederek emsal kararlar koyarlar. Üsküdar’da icra iflas avukatı bulmak için avukatlık barosu ile iletişime geçebilir, internet üzerinden araştırma yapabilir veya tanıdıklarınızdan tavsiye alabilirsiniz. Ayrıca, hukuki danışmanlık firmaları ve avukatlık bürolarından da destek alabilirsiniz.

İcra Avukatı Nedir?

İcra avukatları, alacaklıların alacaklarını tahsil etmek için icra yoluyla hukuki süreçleri yürüten avukatlardır. Üsküdar’da faaliyet gösteren icra avukatları, alacaklıların haklarını korumak ve alacaklarını tahsil etmek için hizmet vermektedir.

Bir icra avukatı, alacaklılar adına icra takiplerini başlatır ve bu takipleri yürütür. Alacaklının alacağını tahsil etmek için gerekli olan icra işlemlerini gerçekleştirir. İcra avukatı, icra takibi sürecinde alacaklının haklarını korur ve alacağın tahsil edilmesi için gerekli hukuki adımları atar.

İcra avukatları, alacaklıların alacaklarını tahsil etmek için icra yoluyla hukuki süreçleri yürüten avukatlardır. Üsküdar’da faaliyet gösteren icra avukatları, alacaklıların haklarını korumak ve alacaklarını tahsil etmek için hizmet vermektedir.

İcra avukatları, alacaklılar adına icra takiplerini başlatır ve bu takipleri yürütür. Alacaklının alacağını tahsil etmek için gerekli olan icra işlemlerini gerçekleştirir. İcra avukatı, icra takibi sürecinde alacaklının haklarını korur ve alacağın tahsil edilmesi için gerekli hukuki adımları atar.

İflas Avukatı Nedir?

İflas avukatları, borçlu şirketlerin iflas süreçlerini yöneten ve alacaklıların haklarını koruyan avukatlardır. İflas avukatları, iflas başvurularını takip eder ve iflas sürecinde alacaklıların çıkarlarını savunur. İflas avukatları, iflasın hukuki ve mali yönlerini anlamakla yükümlüdür ve iflas sürecindeki tüm yasal gereklilikleri yerine getirir.

İflas avukatları, iflas başvurusu yapan şirketin mali durumunu analiz eder ve iflasın en uygun yolunu belirler. Ayrıca, iflas sürecinde alacaklıların haklarını korumak için gerekli adımları atar ve alacakların tahsilatını sağlar. İflas avukatları, iflasın sonuçlanması için mahkemeyle görüşmeler yapar ve iflas planlarını hazırlar.

İflas avukatları aynı zamanda kanun maddelerine hakim olmalı ve emsal kararları kullanarak müvekkillerine en iyi hukuki destekleri sunmalıdır. İflas avukatları, iflas sürecindeki tüm yasal belgeleri hazırlar, mahkemelerde müvekkillerini temsil eder ve müvekkillerine danışmanlık yapar. Bu nedenle, iflas avukatlarının tecrübeli ve uzman olması önemlidir.

İcra İflas Avukatının Görevleri Nelerdir?

Üsküdar’da faaliyet gösteren icra iflas avukatlarının görevleri oldukça çeşitlidir. Bu avukatlar, icra ve iflas süreçlerini yönetir, alacaklıların haklarını korur, alacak tahsilatı yapar ve mahkemelerde müvekkillerini temsil eder. İcra avukatlarının görevleri arasında şunlar bulunur:

  • Alacak tahsilatı: İcra avukatları, alacaklıların alacaklarını tahsil etmek için hukuki süreçleri yürütür. Bu süreçte, alacaklıların haklarını korur ve alacaklarını tahsil etmek için gerekli adımları atarlar. Kanun maddelerine uygun olarak icra takiplerini gerçekleştirirler.
  • Müvekkil temsili: İcra avukatları, mahkemelerde müvekkillerini temsil eder. Müvekkillerinin haklarını savunur ve mahkeme süreçlerini yönetir. Mahkemelerde emsal kararlar koyarak, müvekkillerinin lehine sonuçlar elde etmeye çalışır.
  • Hukuki danışmanlık: İcra avukatları, müvekkillerine hukuki danışmanlık hizmeti sunar. Alacak tahsilatı konusunda müvekkillerini bilgilendirir, haklarını ve yükümlülüklerini açıklar ve gerekli adımları atmaları konusunda yönlendirir.

İflas avukatlarının görevleri ise biraz farklıdır. İflas avukatları, borçlu şirketlerin iflas süreçlerini yönetir ve alacaklıların haklarını korur. İflas başvurularını takip eder, iflas sürecinde alacaklıların çıkarlarını savunur ve alacak tahsilatı için gerekli adımları atarlar.

Üsküdar’da icra iflas avukatı bulmak için avukatlık barosu ile iletişime geçebilir, internet üzerinden araştırma yapabilir veya tanıdıklarınızdan tavsiye alabilirsiniz. Ayrıca, hukuki danışmanlık firmaları ve avukatlık bürolarından da destek alabilirsiniz.

Üsküdar’da İcra İflas Avukatı Nasıl Bulunur?

Üsküdar’da icra iflas avukatı bulmak için birkaç farklı yöntem bulunmaktadır. İlk olarak, Üsküdar’da faaliyet gösteren avukatlık barosu ile iletişime geçebilirsiniz. Baro, size bölgedeki icra iflas avukatlarının iletişim bilgilerini sağlayabilir ve size yardımcı olabilir.

Ayrıca, internet üzerinden araştırma yaparak da Üsküdar’da icra iflas avukatı bulabilirsiniz. İnternet üzerinde birçok avukatlık sitesi ve hukuki danışmanlık firması bulunmaktadır. Bu siteleri ziyaret ederek avukatların uzmanlık alanlarını, iletişim bilgilerini ve referanslarını inceleyebilirsiniz. Böylece, ihtiyaçlarınıza en uygun avukatı bulmanız daha kolay olacaktır.

Tanıdıklarınızdan da tavsiye alabilirsiniz. Üsküdar’da yaşayan veya çalışan kişilere, daha önce icra iflas avukatıyla çalışmış olanlara danışarak, tecrübelerini ve önerilerini öğrenebilirsiniz. Bu şekilde, güvenilir ve başarılı bir avukat bulmanız daha olasıdır.

Üsküdar’da icra iflas avukatı bulurken dikkat etmeniz gereken bir diğer nokta ise, avukatın ilgili kanun maddelerine hakim olması ve emsal kararları kullanabilmesidir. İcra iflas davaları karmaşık ve teknik olabilir, bu yüzden avukatınızın konuya hakim olması ve size en iyi şekilde yardımcı olabilmesi önemlidir.

Son olarak, hukuki danışmanlık firmaları ve avukatlık bürolarından da destek alabilirsiniz. Bu firmalar genellikle birden fazla avukatı bünyesinde bulundurur ve size en uygun avukatı yönlendirebilir. Ayrıca, bu firmaların deneyimli avukatları, icra iflas davalarında size rehberlik edebilir ve hukuki süreçte size destek olabilir.

Detaylı bilgi ve danışmanlık almak için bizlere ulaşabilir ve bilgi alabilirsiniz.

Sultanbeyli İcra İflas Avukatı

Sultanbeyli’de icra ve iflas hukuku konularında uzmanlaşmış avukatlar, müşterilere çeşitli hizmetler sunmaktadır. İcra ve iflas hukuku, borçlu olan kişiler veya şirketler için oldukça önemli bir konudur. Bu alanda uzmanlaşmış avukatlar, müvekkillerine icra ve iflas süreciyle ilgili önemli bilgiler ve hukuki destek sağlamaktadır.

İcra hukuku, borçlunun alacaklıya olan borcunu ödeme yükümlülüğünü yerine getirememesi durumunda devreye giren bir hukuk dalıdır. Sultanbeyli’de icra işlemleriyle ilgili avukatlar, müvekkillerine icra takibi süreci hakkında ayrıntılı bilgiler sunmaktadır. İcra takibi, borçlunun mal varlığının tespiti, haciz işlemleri ve alacak tahsili gibi adımları içermektedir. Avukatlar, müvekkillerine bu süreçte gerekli adımları atma konusunda rehberlik eder ve alacaklıların haklarını korur.

İflas hukuku ise, borçlunun mali durumunun kötüleşmesi sonucu borçlarını ödeyemez hale gelmesi durumunda devreye giren bir hukuk dalıdır. Sultanbeyli’de iflas hukuku alanında hizmet veren avukatlar, müvekkillerine iflas başvurusu, konkordato süreci ve alacaklıların hakları konusunda uzmanlık sağlamaktadır. İflas başvurusu süreci, belirli şartların yerine getirilmesiyle gerçekleşir ve avukatlar bu süreçte müvekkillerine rehberlik eder.

Sultanbeyli’de icra ve iflas hukuku konularında uzmanlaşmış avukatlar, müvekkillerine hukuki destek sağlamakla kalmaz, aynı zamanda kanun maddeleri ve emsal kararlar doğrultusunda hareket eder. Bu sayede müvekkillerin haklarının korunmasını ve adil bir sürecin işlemesini sağlarlar. İcrada ve iflas hukukunda uzmanlaşmış avukatlar, müvekkillerine etkili bir şekilde yardımcı olur ve en iyi sonucu elde etmelerine yardımcı olur.

İcra Hukuku

Sultanbeyli’de icra hukuku konusunda uzmanlaşmış avukatlar, icra işlemleriyle ilgili çeşitli hizmetler sunmaktadır. İcra hukuku, alacaklıların alacaklarını tahsil etmek için başvurdukları hukuki bir süreçtir. Bu süreçte avukatlar, alacaklıların haklarını korumak ve alacaklarını tahsil etmek için aktif bir rol oynamaktadır.

İcra takibi süreci, borçlunun mal varlığının tespit edilmesi, haciz işlemleri ve alacak tahsili gibi aşamalardan oluşmaktadır. Avukatlar, icra takibi sürecinde alacaklıların yanında yer alarak, borçlunun mal varlığını tespit etmekte ve haciz işlemlerini gerçekleştirmektedir. Ayrıca, alacak tahsili için gerekli yasal adımları atarak alacaklıların haklarını korumaktadır.

İcra hukukuyla ilgili olarak avukatlar, alacaklıların kanuni haklarını en iyi şekilde kullanmalarına yardımcı olmaktadır. İcra takibi sürecindeki yasal prosedürleri bilen ve uygulayan avukatlar, müvekkillerine profesyonel bir şekilde destek sağlamaktadır. Bu sayede, alacaklılar haklarını koruyabilir ve alacaklarını tahsil edebilirler.

Sultanbeyli’de icra hukukuyla ilgili avukatlık hizmetleri, alacaklıların güvende hissetmelerini sağlamaktadır. İcra takibi sürecinin karmaşıklığı ve yasal gereklilikleri göz önüne alındığında, profesyonel bir avukatın desteği büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, icra işlemleriyle ilgili herhangi bir sorunla karşılaştığınızda, Sultanbeyli’deki icra hukuku avukatlarından destek almanız önemlidir.

İflas Hukuku

Sultanbeyli’de iflas hukuku alanında hizmet veren avukatlar, iflas başvurusu, konkordato süreci ve alacaklıların hakları konusunda uzmanlaşmıştır. İflas hukuku, borçlu şirket veya bireyin mali durumunun çözümsüz olduğu durumlarda uygulanan bir hukuk dalıdır. Bu durumda, borçlu, iflas mahkemesine başvurarak mali yükümlülüklerini yerine getirememe durumunu bildirir. İflas hukuku avukatları, bu süreçte borçluya hukuki destek sağlar ve iflas başvurusunun gerekliliklerini yerine getirir.

İflas başvurusu süreci, belirli şartların yerine getirilmesini gerektirir. İflas hukuku avukatları, borçlunun mali durumunu analiz ederek iflas başvurusunun uygun olup olmadığını değerlendirir. Eğer iflas başvurusu uygun ise, avukatlar başvurunun hazırlanmasında ve iflas mahkemesine sunulmasında yardımcı olurlar.

Konkordato süreci ise, borçlu şirketin iflasa girmeden önce mali durumunu düzeltmek için alacaklılarla anlaşma yoluna gitmesini sağlar. İflas hukuku avukatları, konkordato taleplerinin hazırlanması, alacaklılarla müzakerelerin yürütülmesi ve konkordato planının hazırlanmasında önemli bir rol oynar. Bu süreçte, avukatlar alacaklıların haklarını korur ve borçlunun mali durumunun düzeltilmesine yardımcı olur.

İflas hukuku avukatları, alacaklıların haklarının korunmasını sağlamak için yasal düzenlemeleri takip eder ve gerekli kanun maddelerini kullanır. Ayrıca, emsal kararları inceleyerek benzer durumlardan elde edilen örnekleri kullanır ve müvekkillerine en iyi hukuki çözümleri sunar.

İcra Takibi

İcra takibi, Sultanbeyli’de borçlunun mal varlığının tespit edilmesi, haciz işlemlerinin gerçekleştirilmesi ve alacak tahsilinin sağlanması gibi konularda avukatların sunduğu destek hizmetlerini kapsar. İcra takibi süreci, alacaklıların haklarının korunması ve alacak tahsilinin etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi için önemlidir.

Borçlu olan kişinin mal varlığının tespit edilmesi, icra takibi sürecinin başlangıcında önemli bir adımdır. Avukatlar, borçlunun taşınır ve taşınmaz mal varlığını araştırarak icra dosyasında yer alan alacak miktarının tahsil edilebilmesi için gerekli bilgileri sağlarlar. Bu sayede alacaklıların hakları korunur ve alacak tahsilinin daha etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi sağlanır.

Haciz işlemleri de icra takibi sürecinin önemli bir aşamasını oluşturur. Avukatlar, alacak miktarının tahsil edilebilmesi için borçlunun mal varlığına haciz işlemi uygulayarak alacaklıların haklarını korurlar. Bu süreçte borçlunun taşınır ve taşınmaz malları, banka hesapları gibi varlıkları haczedilebilir ve alacak miktarının tahsil edilmesi sağlanabilir.

Alacak tahsili ise icra takibi sürecinin son aşamasını oluşturur. Avukatlar, icra dosyasının takibini yaparak alacak miktarının tahsil edilmesini sağlarlar. Bu süreçte alacaklıların hukuki hakları korunur ve alacak tahsilinin etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi için gerekli adımlar atılır.

Sultanbeyli’de icra takibi süreciyle ilgili olarak avukatlardan alacağınız destek, alacaklıların haklarının korunmasını ve alacak tahsilinin etkin bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlar. Profesyonel bir avukatın rehberliğinde icra takibi sürecinin her aşamasında doğru adımlar atılabilir ve hukuki sorunlar en aza indirilebilir.

Haciz İşlemleri

Haciz işlemleri, Sultanbeyli’de icra takibi sonucunda gerçekleştirilen önemli adımlardan biridir. Bu süreçte, borçlunun mal varlığı tespit edilir ve alacaklıların hakları korunur. Haciz işlemleri, alacaklıların alacaklarını tahsil etmek için borçlunun mal varlığına el koymasını sağlar.

Bir icra takibi başlatıldığında, alacaklı tarafından mahkemeye başvuru yapılır ve icra müdürlüğü tarafından haciz işlemi gerçekleştirilir. Haciz işlemi, borçlunun taşınır veya taşınmaz mal varlığının belirlenmesini içerir. Bu işlem, alacaklıların haklarını korumak ve alacaklarını tahsil etmek için önemlidir.

Haciz işlemleri sırasında, borçlunun banka hesapları, gayrimenkulleri, araçları ve diğer mal varlıkları hedef alınabilir. Haciz işlemi sonucunda, borçlunun mal varlığına el konulabilir ve bu mal varlığı satılarak alacaklıların alacakları tahsil edilebilir.

Alacaklılar, haciz işlemleri sayesinde alacaklarını güvence altına alırken, borçluların mal varlığına el konulması ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, haciz işlemlerinde her iki tarafın da haklarının korunması önemlidir.

Sultanbeyli’de icra takibi sonucunda yapılan haciz işlemleri, alacaklıların alacaklarını tahsil etmek için etkili bir yöntemdir. Bu işlemler, alacaklıların haklarının korunmasını sağlar ve borçluların ödemelerini yapmalarını teşvik eder.

Overall, Sultanbeyli’de icra takibi sonucunda yapılan haciz işlemleri, borçlunun mal varlığının tespiti ve alacaklıların haklarının korunması için önemli bir adımdır. Bu işlemler, alacaklıların alacaklarını tahsil etmek ve borçluların ödemelerini yapmasını sağlamak için etkili bir yöntemdir.

Alacak Tahsili

Sultanbeyli’de icra takibi sonucunda alacak tahsili süreci oldukça önemlidir. İcra takibi sonucunda alacaklıların hukuki haklarının korunması ve alacakların tahsil edilmesi için belirli adımlar izlenmelidir. İcra dosyasının takibi bu sürecin en önemli aşamalarından biridir.

Alacak tahsili süreci, icra takibi başladıktan sonra gerçekleştirilen işlemleri kapsar. İcra takibi sonucunda borçlunun mal varlığı tespit edilir ve bu mal varlığına haciz işlemi uygulanır. Haciz işlemiyle borçlunun mal varlığına el konulur ve alacaklıların hakları korunur. Haciz işlemi, alacak tahsilinin en önemli adımlarından biridir.

Alacak tahsili sürecinde icra dosyasının takibi de büyük bir öneme sahiptir. İcra dosyasının takibi, icra takibi sürecinin düzenli bir şekilde ilerlemesini sağlar. Dosyanın takibi sayesinde alacaklılar, sürecin her aşamasını kontrol edebilir ve gerekli adımları atabilir. İcra dosyasının takibi, alacak tahsilinin başarılı bir şekilde gerçekleşmesi için önemlidir.

Alacak tahsili süreci, alacaklıların hukuki haklarının korunması ve alacakların tahsil edilmesi için titizlikle yürütülmelidir. Bu süreçte bir avukattan destek almak, alacak tahsilinin daha etkili bir şekilde gerçekleşmesini sağlar. Avukatlar, kanun maddelerini takip eder, emsal kararları kullanır ve alacak tahsilinin en iyi şekilde yapılması için gerekli adımları atar.

İflas Başvurusu

İflas başvurusu, Sultanbeyli’de mali sıkıntılarla karşı karşıya olan bireyler veya işletmeler için bir seçenek olabilir. İflas başvurusu süreci, borçlunun mali durumunu düzenlemek ve borçlarını ödemek için bir fırsat sunar. İflasın şartları, borçlunun mali durumuna, gelirine ve borç miktarına bağlı olarak değişebilir.

İflas başvurusu için belirli kanun maddeleri ve prosedürler bulunmaktadır. Bu prosedürleri takip etmek, başvurunun başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlar. İflas başvurusu için gereken belgeler ve süreç hakkında avukatınızdan detaylı bilgi alabilirsiniz.

Konkordato talepleri, iflas başvurusu sürecinde de dikkate alınabilir. Konkordato, borçlunun borçlarını ödeyebilme potansiyeli olduğunu gösteren bir plan sunmasını içerir. Bu plan, borçlunun mali durumunu düzeltmek ve borçlarını ödemek için bir yol sunar. Konkordato talepleri mahkeme tarafından değerlendirilir ve uygun görülmesi durumunda konkordato süreci başlatılır.

İflasın sonuçları da önemlidir. İflas durumunda, borçlunun mal varlığı değerlendirilir ve borçlar tahsil edilir. Borçlunun mal varlığı borç miktarını karşılamıyorsa, alacaklılar arasında bir paylaşım yapılır. İflas sonucunda borçlunun mali durumu düzenlenmiş olur ve borçlarını ödeyebilme potansiyeli artar.

İflas başvurusu süreci hakkında daha fazla bilgi almak ve uzman bir avukattan destek almak için Sultanbeyli’de icra ve iflas hukuku konularında uzmanlaşmış bir avukatla iletişime geçebilirsiniz. Bu süreçte size rehberlik edecek bir avukat, borçlarınızı düzenlemeniz ve mali durumunuzu iyileştirmeniz konusunda size yardımcı olabilir.

Konkordato Süreci

Sultanbeyli’de konkordato talepleri, konkordato planının hazırlanması, alacaklıların hakları ve konkordatonun sonuçları konusunda avukatlarımız size destek sağlamaktadır. Konkordato, iflasın önlenmesi veya iflasın sonuçlarının hafifletilmesi amacıyla borçlunun alacaklıları ile anlaşma yapmasıdır. Borçlu, mali durumunun kötüye gitmesi nedeniyle iflasa sürüklenmemek ve borçlarını ödeyebilmek için konkordato talebinde bulunabilir.

Konkordato talebi, mahkemeye sunulan bir dilekçe ile başlar. Avukatlarımız, konkordato talebinizin hazırlanmasında size yardımcı olacak ve gerekli belgeleri düzenleyecektir. Konkordato planı, borçlunun mali durumunu iyileştirmek ve alacaklıların haklarını korumak amacıyla hazırlanan bir planı içermektedir. Planın kabul edilebilir olması için alacaklıların çoğunluğunun onayını alması gerekmektedir.

Konkordato sürecinde alacaklıların hakları da önemlidir. Konkordato planı, alacaklıların alacaklarının belirlenmesi, ödenme şekli ve süresi gibi konuları içermektedir. Avukatlarımız, alacaklıların haklarını korumak ve konkordato sürecinde adil bir şekilde temsil edilmelerini sağlamak için hukuki destek sunmaktadır.

Konkordatonun sonuçları da önemli bir konudur. Konkordato planının kabul edilmesi durumunda, borçlu, belirlenen şartlara uygun olarak borçlarını ödemeye devam eder ve iflasın önüne geçilmiş olur. Ancak, konkordato planının başarısız olması durumunda iflas süreci devam eder ve borçlu iflas edebilir.

Avukatlarımız, Sultanbeyli’de konkordato süreciyle ilgili olarak size hukuki destek sunacak ve konkordato taleplerinin hazırlanması, konkordato planının oluşturulması, alacaklıların haklarının korunması ve konkordatonun sonuçları konusunda size rehberlik edecektir. Hukuki süreçlerde sizin yanınızda olacak avukatlarımız, mali durumunuzu iyileştirmeniz ve borçlarınızla başa çıkmanız konusunda size yardımcı olacaktır.

Detaylı bilgi ve danışmanlık almak için bizlere ulaşabilir ve bilgi alabilirsiniz.

Ümraniye İcra İflas Avukatı

Ümraniye İcra İflas Avukatı, Ümraniye ilçesinde icra iflas sürecindeki bireyler ve şirketler için hukuki danışmanlık hizmeti sunan bir avukattır. İcra iflas avukatları, borçlu veya alacaklı tarafın haklarını korumak ve icra iflas sürecini yönetmek için uzmanlaşmışlardır.

İcra iflas avukatının rolü çok önemlidir çünkü icra iflas süreci karmaşık ve zorlu olabilir. Bu süreçte avukat, müvekkilinin haklarını savunmak, icra takibi veya iflas davası açmak için gerekli adımları atmak ve müvekkilinin çıkarlarını en iyi şekilde temsil etmekle sorumludur.

Ümraniye İcra İflas Avukatı, müvekkilinin durumunu analiz ederek en uygun hukuki stratejiyi belirler. İcra takibi durumunda, borçlunun mal varlığına el konulması veya borcun tahsili gibi adımlar atılabilir. İflas durumunda ise, borçlu şirketin iflasına ilişkin süreci yönetir ve müvekkilinin çıkarlarını korur.

İcra iflas avukatı aynı zamanda müvekkiline hukuki danışmanlık hizmeti de sunar. Müvekkilin haklarını anlamasına yardımcı olur, icra iflas sürecindeki riskleri ve olası sonuçları açıklar ve müvekkilin en iyi çıkarlarını korumak için stratejik tavsiyelerde bulunur.

Ümraniye İcra İflas Avukatı, icra iflas sürecindeki müvekkilinin yanında durarak onlara destek olur. Hukuki bilgi ve deneyimleri sayesinde müvekkilin haklarını korur ve adil bir süreç sağlar. İcra iflas avukatının profesyonel yardımı, müvekkilin stresini azaltır ve sürecin daha hızlı ve etkili bir şekilde ilerlemesini sağlar.

İcra İflas Hukuku

İcra iflas hukuku, borçların tahsili ve iflas süreçleriyle ilgilenen bir hukuk dalıdır. Bu hukuk dalı, borçlunun ödememe durumunda alacaklının haklarını korumayı ve borçlunun mal varlığını tahsil etmeyi amaçlar. İcra iflas hukuku, hem bireysel borçlular hem de şirketler için geçerlidir ve birçok farklı konuyu kapsar.

Bu hukuk dalının temel prensipleri arasında alacaklının hakkı, borçlunun yükümlülüğü, mal varlığının korunması ve adil bir sürecin sağlanması yer alır. Alacaklılar, icra iflas hukuku sayesinde alacaklarını tahsil etme hakkına sahiptir ve bu haklarını mahkemeler aracılığıyla kullanabilirler. Borçlular ise icra iflas hukuku çerçevesinde belirlenen yükümlülükleri yerine getirmek zorundadır.

İcra iflas hukuku aynı zamanda icra ve iflas işlemlerinin nasıl gerçekleşeceğini ve hangi adımlardan oluştuğunu düzenler. İcra süreci, alacaklının talebi üzerine başlar ve borçlunun mal varlığının tespit edilmesi, haciz işlemleri, borcun tahsili gibi aşamalardan oluşur. İflas süreci ise borçlu şirketin iflas etmesi durumunda uygulanır ve şirketin tasfiye edilmesi ve borçların ödenmesiyle sonuçlanır.

İcra İşlemleri

İcra işlemleri, borçlunun alacaklıya olan borcunu ödememesi durumunda başlatılan yasal bir süreçtir. Bu süreç, belirli adımların izlenmesiyle gerçekleşir ve tarafların hak ve yükümlülüklerini içerir.

İcra sürecinin ilk adımı, alacaklının icra müdürlüğüne başvurmasıdır. Alacaklı, icra müdürlüğüne başvuru yaparak borçlunun mal varlığının tespit edilmesini ve borcun tahsil edilmesini talep eder. İcra müdürlüğü, başvuruyu değerlendirir ve icra takibine başlar.

İcra takibi sırasında, borçluya tebligat yapılır ve borcun ödenmesi için bir süre tanınır. Borçlu, bu süre içinde borcunu ödemezse, icra müdürlüğü tarafından icra işlemleri devam eder. Bu aşamada, alacaklının talebine göre borçlunun mal varlığına haciz konulabilir veya başka icra işlemleri gerçekleştirilebilir.

Tarafların hak ve yükümlülükleri ise icra sürecinde belirlenmiştir. Borçlu, icra takibine itiraz etme hakkına sahiptir ve bu itirazı icra mahkemesine yapabilir. Alacaklı ise icra müdürlüğü tarafından yapılan işlemlere itiraz edebilir ve alacağının tahsil edilmesi için gerekli adımları atabilir.

İcra işlemleri, borçlunun borcunu ödemesiyle sonuçlanabileceği gibi, alacaklının talebine göre farklı sonuçlar da doğurabilir. Bu nedenle, icra sürecinde tarafların hak ve yükümlülüklerini bilmek ve doğru adımları atmak önemlidir.

İcra Takibi

İcra takibi, borçlunun ödemeyi yapmadığı durumlarda alacaklı tarafından başlatılan bir yasal süreçtir. Borçlu, ödeme taahhüdünü yerine getirmediği takdirde, alacaklının icra takibi yoluna başvurma hakkı vardır. İcra takibi, borçlunun mal varlığının haciz edilmesi ve alacağın tahsil edilmesi amacıyla gerçekleştirilir.

Borçlunun takibe düşmesi durumunda izlenen yol, alacaklının icra müdürlüğüne başvurmasıyla başlar. İcra müdürlüğü, takip talebini değerlendirir ve gerekli işlemleri başlatır. Bu süreçte, borçlu hakkında detaylı bir araştırma yapılır ve mal varlığı tespit edilir. Ardından, icra müdürlüğü tarafından borçlunun mal varlığına haciz işlemi uygulanır.

İcra takibinin sonuçları, borçlunun mal varlığına el konulması ve alacağın tahsil edilmesidir. Haciz işlemiyle borçlunun mal varlığına müdahale edilir ve alacaklı, borcunu tahsil etme hakkını elde eder. Ancak, icra takibi sonucunda borcun tamamen tahsil edilememesi durumunda, alacaklı farklı yollarla tahsilat sürecini devam ettirebilir.

Takip İşlemleri

İcra takibi sürecinde bir dizi işlem gerçekleştirilir ve belirli belgeler kullanılır. Bu bölümde, takip işlemlerinin detayları ve gereklilikleri hakkında bilgi verilecektir.

Takip işlemleri genellikle şu adımlardan oluşur:

  • Borçlunun Takip Edilmesi: İcra takibi başlatıldıktan sonra, borçlu kişinin veya şirketin mal varlığı ve mali durumu incelenir. Bu süreçte, borçlunun taşınır ve taşınmaz malları, banka hesapları ve diğer varlıkları araştırılır.
  • Takip Talebinin Hazırlanması: İcra takibi başlatmak için, alacaklının icra dairesine başvurması gerekmektedir. Bu başvuruda, alacaklının talepleri, borçlunun bilgileri ve takip edilecek miktar gibi önemli bilgiler yer alır.
  • Takip İşlemi Başlatılması: İcra dairesi, alacaklının başvurusunu değerlendirir ve takip işlemini başlatır. Bu aşamada, borçluya icra takibi başladığına dair tebligat yapılır ve borçlu sürece dahil edilir.
  • Takip Belgelerinin Düzenlenmesi: İcra takibi sürecinde çeşitli belgeler düzenlenir. Bunlar arasında takip talebi, haciz talebi, icra emri, haciz tutanağı gibi belgeler yer alır. Bu belgeler, icra dairesi ve mahkeme tarafından talep edilen bilgileri içerir.

Takip işlemleri sırasında belirli belgelerin sunulması gerekmektedir. Bu belgeler arasında borçlunun kimlik bilgilerini içeren nüfus cüzdanı veya vergi kimlik numarası, alacaklının alacağını kanıtlayan belgeler, takip talebi ve diğer resmi belgeler yer alır.

Takip işlemleri, alacaklının haklarını korumak ve borcun tahsilini sağlamak için önemlidir. Bu süreçte, icra iflas avukatı da alacaklıya destek sağlar ve gerekli hukuki işlemleri yürütür.

Takip Sonuçları

İcra takibi sonucunda çeşitli sonuçlar ortaya çıkabilir. Bu sonuçlar arasında borçlunun mal varlığına el konulması, borcun tahsili ve diğer olası sonuçlar bulunmaktadır.

Borçlunun mal varlığına el konulması, icra takibi sonucunda en sık karşılaşılan sonuçlardan biridir. İcra dairesi, borçlunun taşınır veya taşınmaz mal varlığına haciz koyarak, alacaklıya borcun tahsil edilmesini sağlar. Haciz işlemiyle birlikte, borçlunun mal varlığındaki değerli eşyalar veya taşınmazlar satılarak borcun karşılanması amaçlanır.

Bunun yanı sıra, icra takibi sonucunda borcun tahsil edilmesi de mümkündür. Alacaklı, icra takibiyle birlikte borcun tahsil edilmesini talep edebilir. İcra dairesi, borçlunun gelirlerine veya banka hesaplarına haciz koyarak, borcun tahsil edilmesini sağlar. Bu şekilde, borçlu borcunu ödemek zorunda kalır ve alacaklı da alacağını tahsil etmiş olur.

İcra takibi sonucunda diğer olası sonuçlar da bulunmaktadır. Örneğin, borçlu tarafından yapılacak bir ödeme planı oluşturulabilir. Bu durumda, borçlu belirli bir süre boyunca düzenli ödemeler yaparak borcunu ödeyebilir. Ayrıca, borçlu ve alacaklı arasında anlaşma sağlanarak borcun yeniden yapılandırılması da mümkündür.

İcra takibi sonucunda ortaya çıkabilecek diğer sonuçlar, borçlu tarafından yapılan itirazların kabul edilmesi veya takibin durdurulması olabilir. Bu durumda, icra takibi sona erer ve borçlunun mal varlığına el konulmaz veya borç tahsil edilmez.

İflas İşlemleri

İflas işlemleri, borçlu şirketin mali durumunun kötüleşmesi ve borçlarını ödeyemez hale gelmesi durumunda gerçekleşir. İflas süreci, belirli adımlardan oluşur ve genellikle mahkeme tarafından yönetilir.

İflasın başlangıcı genellikle borçlu şirketin iflasını talep eden bir alacaklının başvurusuyla olur. Bu başvuru üzerine mahkeme, borçlu şirketin mali durumunu ve iflas talebinin haklılığını değerlendirir.

Eğer mahkeme, borçlu şirketin iflasını kabul ederse, iflas süreci başlar. İlk adım genellikle iflasın ilan edilmesidir. Bu ilan, borçlu şirketin iflasını duyurmak ve alacaklıların taleplerini iletmek amacıyla resmi bir ilan organında yapılır.

İflas sürecinde, bir iflas masası oluşturulur. İflas masası, borçlu şirketin varlıklarını değerlendirir ve bu varlıkları satarak alacaklılarına ödeme yapar. Varlıkların satışı, genellikle açık artırma veya pazarlık yoluyla gerçekleştirilir.

İflasın sonucunda, borçlu şirketin iflasının kesinleşmesi ve tasfiye sürecinin tamamlanması beklenir. Bu süreçte, borçlu şirketin tüm borçları ödenmeye çalışılır ve varsa kalan varlıklar alacaklılara dağıtılır.

İflas süreci, borçlu şirketin mali durumunu düzeltmek veya borçlarından kurtulmak için bir fırsat olabilir. Ancak, iflasın sonuçları da ciddi olabilir ve borçlu şirketin itibarını zedeleyebilir.

İflas işlemleri, borçlu şirketin iflasına ilişkin süreci ve sonuçlarını açıklamaktadır. Bu süreçte, borçlu şirketin mali durumu değerlendirilir, varlıklar satılır ve borçlar ödenmeye çalışılır. İflasın sonucunda, borçlu şirketin iflasının kesinleşmesi ve tasfiye sürecinin tamamlanması beklenir.

İcra İflas Avukatının Rolü

İcra iflas avukatı, icra iflas sürecinde borçlu veya alacaklıya hukuki destek sağlayan uzman bir avukattır. Bu süreçte avukatın üstlendiği görevler ve sağladığı yardım oldukça önemlidir. İcra iflas avukatı, müvekkilinin haklarını korumak ve yasal süreci yönlendirmek için aktif bir şekilde çalışır.

Avukatın icra iflas sürecindeki rolü oldukça geniştir. İlk olarak, avukat müvekkilini süreç hakkında bilgilendirir ve haklarını anlatır. Borçlu veya alacaklı olarak, müvekkilin ne yapması gerektiğini ve hangi adımları atması gerektiğini açıklar. Ayrıca, avukat, müvekkilin hukuki haklarını korumak için gerekli olan belgeleri hazırlar ve gerekli başvuruları yapar.

İcra iflas avukatı aynı zamanda müvekkilin çıkarlarını temsil eder ve mahkemelerde ve icra dairelerinde onları savunur. Mahkeme sürecinde avukat, müvekkilin taleplerini ve savunmasını etkili bir şekilde sunar. Ayrıca, avukat, müvekkilin haklarını korumak ve yasal süreci takip etmek için gerekli olan tüm adımları atar.

İcra iflas avukatı, müvekkilinin icra takibine veya iflas davasına karşı hazırlıklı olmasını sağlar. Avukat, müvekkilin durumunu analiz eder, kanuni hakları hakkında tavsiyelerde bulunur ve en uygun stratejiyi belirler. Ayrıca, avukat, müvekkilin icra takibinden veya iflas durumundan en az zararla çıkmasını sağlamak için hukuki destek sunar.

Hukuki Danışmanlık

İcra iflas avukatı, hem borçlu hem de alacaklıya hukuki danışmanlık hizmeti sunmaktadır. Bu hizmet, icra iflas sürecindeki tarafların haklarını ve yükümlülüklerini anlamalarına yardımcı olur. Avukatın müvekkiline sağladığı hukuki danışmanlık hizmeti, icra iflas sürecinin karmaşıklığını azaltır ve tarafların doğru adımlar atmasını sağlar.

İcra iflas avukatı, borçlu tarafına hukuki danışmanlık hizmeti sunarak, icra takibine düşen borçlunun haklarını korur ve yasal süreci en iyi şekilde yönetir. Avukat, borçluya icra takibinden kaçınma veya icra takibinin sonuçlarını hafifletme konusunda rehberlik eder. Ayrıca, borçlunun mal varlığını korumak için uygun adımların atılmasını sağlar.

Diğer yandan, icra iflas avukatı alacaklıya da hukuki danışmanlık hizmeti sunar. Avukat, alacaklının haklarını korur ve alacağın tahsil edilmesi için gerekli adımları atar. Alacaklının alacağını en hızlı ve etkili şekilde tahsil etmesine yardımcı olur. Ayrıca, alacaklının icra takibine ilişkin haklarını ve seçeneklerini açıklar.

Hukuki danışmanlık hizmeti, icra iflas avukatının müvekkillerine sağladığı en önemli hizmetlerden biridir. Avukatın uzmanlığı ve deneyimi sayesinde taraflar, icra iflas sürecinde karşılaşabilecekleri hukuki sorunları önceden tespit edebilir ve doğru adımlar atabilir. Bu da tarafların haklarını korumasını ve sürecin olumsuz etkilerini azaltmasını sağlar.

Dava Takibi

İcra iflas avukatı, icra takibi veya iflas davası açmak için belirli bir yol izler. Bu süreçte avukatın rolü ve görevleri oldukça önemlidir. İcra takibi veya iflas davası açmak için avukatın aşağıdaki adımları takip etmesi gerekmektedir:

  • İlk olarak, avukat müvekkiliyle bir araya gelerek durumu değerlendirir ve gerekli belgeleri toplar. Bu belgeler arasında borçlunun kimlik bilgileri, alacak miktarı, borç belgeleri ve diğer ilgili belgeler yer alır.
  • Avukat, topladığı belgeleri kullanarak icra takibi veya iflas davası için gerekli başvuruyu yapar. Bu başvurular, ilgili mahkemeye veya icra dairesine sunulur.
  • Mahkeme veya icra dairesi, başvuruyu değerlendirir ve gerekli incelemeleri yapar. Bu süreçte avukat, müvekkilini temsil eder ve gerekli savunmaları yapar.
  • Eğer icra takibi ise, avukat borçlunun mal varlığının tespit edilmesi ve borcun tahsili için gerekli işlemleri gerçekleştirir. Bu süreçte avukat, icra memurlarıyla iletişim halinde olur ve gerektiğinde icra işlemlerini takip eder.
  • Eğer iflas davası ise, avukat borçlu şirketin iflas sürecini yönetir. Bu süreçte avukat, alacaklıların taleplerini değerlendirir ve iflasın sonuçlarına ilişkin gerekli adımları atar.

İcra iflas avukatının dava takibi sürecindeki rolü, müvekkilini hukuki açıdan temsil etmek ve onun haklarını korumaktır. Avukat, müvekkilinin haklarını savunur, gerekli belgeleri hazırlar ve gerektiğinde mahkemede savunma yapar. Aynı zamanda avukat, müvekkilini icra takibi veya iflas davası sürecindeki adımlar konusunda bilgilendirir ve yönlendirir.

Detaylı bilgi ve danışmanlık almak için bizlere ulaşabilir ve bilgi alabilirsiniz.

Ataşehir İcra İflas Avukatı

Ataşehir’de icra ve iflas avukatı hizmetleri sunan bir hukuk bürosu, borçluların ve alacaklıların icra ve iflas süreçlerinde ihtiyaç duydukları profesyonel yardımı sağlamaktadır. İcra ve iflas hukuku, finansal sorunlarla karşı karşıya kalan bireyler ve şirketler için karmaşık bir alandır. Bu nedenle, uzman bir avukatın rehberliği ve danışmanlığı hayati önem taşır.

Ataşehir’deki icra ve iflas avukatları, icra hukuku ve iflas hukukuyla ilgili geniş bir bilgi ve tecrübeye sahiptir. İcra hukuku, alacaklının alacağını tahsil etmek için başvurduğu yasal süreci kapsar. İflas hukuku ise borçlunun mali durumunun çözümsüz olduğu durumlarda iflas başvurusunda bulunma ve borçlarını düzenli bir şekilde ödememe durumunu ele alır.

Ataşehir’deki icra ve iflas avukatları, borçlulara ve alacaklılara hukuki destek sağlamakta ve onları icra ve iflas süreçlerinde temsil etmektedir. Bu hukuk bürosu, müvekkillerinin haklarını korumak ve en iyi sonuçları elde etmek için gerekli adımları atmaktadır. İcra işlemleri, icra takibi ve icra itirazları gibi konularda da uzmanlaşmışlardır.

İcra Hukuku

İcra hukuku, borçlu olan kişinin veya kurumun borcunu yerine getirmediği durumlarda alacaklı tarafından başvurulan bir hukuk dalıdır. İcra hukukunun temel prensipleri, alacaklının hakkını korumak ve borçlunun borcunu ödemesini sağlamaktır. Bu süreçte Ataşehir’de icra hukukuyla ilgili hizmetler sunan avukatlar büyük bir rol oynamaktadır.

Ataşehir’de icra hukukuyla ilgili hizmet veren avukatlar, alacaklının haklarını korumak ve borçlunun borcunu tahsil etmek için mücadele eder. Bu hizmetler arasında alacaklının icra takibi başlatması, icra işlemlerinin takibi, borç tahsil yöntemlerinin belirlenmesi ve icra itirazlarına karşı müvekkillerine danışmanlık hizmeti sunulması bulunmaktadır.

İflas Hukuku

İflas hukuku, bir kişinin veya şirketin mali durumunun, borçlarını ödeyemeyecek duruma gelmesi durumunda uygulanan hukuk dalıdır. İflas, borçlu olan tarafın malvarlığının, alacaklılara ödeme yapamayacak duruma gelmesi ve bu durumun yetkili mahkeme tarafından tespit edilmesi anlamına gelir.

Ataşehir’deki iflas avukatları, iflas sürecinde borçlu olan kişi veya şirketi temsil eder ve hukuki danışmanlık hizmetleri sunar. Bu süreçte iflas avukatlarının rolü oldukça önemlidir. İflas avukatları, borçlu tarafın haklarını korumak, iflas sürecini yönetmek ve alacaklılarla müzakereler yapmak gibi görevleri üstlenir.

İflas avukatları, borçlu olan tarafın iflas başvurusunu hazırlar ve mahkeme sürecini yönetir. Ayrıca, alacaklılarla anlaşma yapma girişimlerinde bulunur ve müvekkilinin çıkarlarını en iyi şekilde temsil etmek için çaba sarf eder. İflas avukatları aynı zamanda iflasın sonuçlarına ilişkin bilgi ve danışmanlık sağlar, borçlu olan tarafın iflas sonucunda karşılaşabileceği durumları açıklar ve gerekli adımları atmasına yardımcı olur.

İcra İşlemleri

İcra işlemleri, alacaklıların alacaklarını tahsil etmek için başvurdukları yasal bir süreçtir. Bu süreçte borçlu, alacaklıya olan borcunu ödeme yükümlülüğünü yerine getirmezse icra müdürlüğü devreye girer. İcra müdürlüğü, borçlunun mal varlığını tespit eder ve bu varlıkları satışa çıkararak alacaklıya ödeme yapılmasını sağlar.

Borçlu, icra işlemleri sırasında belirli haklara sahiptir. Öncelikle, icra takibinden haberdar edilmek ve borç miktarı, faiz oranları ve masraflar hakkında bilgilendirilmek hakkına sahiptir. Ayrıca, borçlu, icra takibine itiraz etme hakkına da sahiptir. İtiraz, borçlunun alacaklıya olan borcunu ödemediği konusunda anlaşmazlık olduğunda yapılır ve itiraz süreci yasal bir süreçtir.

İcra avukatları, icra işlemlerinde önemli bir rol oynar. Bu avukatlar, alacaklıların haklarını korumak ve icra işlemlerini yürütmekle görevlidir. İcra avukatları, icra takibinin başlatılması, borç tahsil yöntemlerinin belirlenmesi ve icra itirazlarına yanıt verme gibi görevleri yerine getirir. Aynı zamanda, icra avukatları, borçlulara hukuki danışmanlık hizmeti sunarak, icra işlemleriyle ilgili haklarını ve seçeneklerini anlamalarına yardımcı olurlar.

İcra Takibi

Borçlunun takip edildiği icra süreci, borç tahsil yöntemleri ve icra avukatının rolü oldukça önemlidir. İcra takibi, borçlunun icra dosyasının açılmasından başlayarak borcun tahsil edilmesine kadar olan süreci kapsar. Bu süreçte icra avukatı, borçlunun haklarını korurken alacaklıya da destek olur.

Borç tahsil yöntemleri, icra takibinde kullanılan farklı yöntemlerdir. İcra avukatı, alacaklı adına bu yöntemleri kullanarak borcun tahsilini gerçekleştirir. Bu yöntemler arasında mal varlığının haczi, banka hesaplarının bloke edilmesi, maaşın haczi gibi uygulamalar bulunur. İcra avukatı, bu yöntemleri etkin bir şekilde kullanarak borcun tahsilini sağlar.

İcra avukatının rolü, icra takibi sürecinde oldukça önemlidir. Avukat, borçlunun haklarını korur ve adil bir şekilde icra işlemlerinin yürütülmesini sağlar. Aynı zamanda, alacaklıya da danışmanlık hizmeti sunarak borcun tahsilini kolaylaştırır. İcra avukatı, hukuki bilgi ve deneyimini kullanarak müvekkilini en iyi şekilde temsil eder.

İcra İtirazları

Borçlunun icra işlemlerine itiraz etme hakkı, icra sürecinde önemli bir koruma sağlamaktadır. İcra işlemlerinde borçlu, kendisine yapılan icra takibine itiraz edebilir ve hukuki haklarını koruyabilir. İcra itirazları, borçlunun itiraz etme hakkını kullanarak icra sürecindeki hataları veya haksızlıkları düzeltme imkanı sunar.

İcra itiraz süreci, borçlunun itiraz dilekçesini ilgili icra dairesine sunmasıyla başlar. İtiraz dilekçesi, icra takibine konu olan alacak veya borca ilişkin gerekçeleri içermelidir. İtiraz dilekçesi, icra dosyasında yer alan belgelere dayanarak hazırlanmalı ve icra dairesine sunulmalıdır. İcra dairesi, itiraz dilekçesini değerlendirir ve itirazın kabul edilip edilmeyeceğine karar verir.

İcra avukatının danışmanlık hizmetleri, borçlunun icra itiraz sürecindeki en önemli destekçisidir. İcra avukatı, borçluya itiraz dilekçesinin hazırlanması konusunda yardımcı olur ve gerekli belgeleri toplar. Ayrıca, icra dairesiyle iletişim kurarak itiraz sürecini takip eder ve müvekkilinin haklarını savunur. İcra avukatının profesyonel danışmanlığı, borçlunun itiraz sürecinde daha güçlü bir pozisyonda olmasını sağlar ve hukuki süreçte doğru adımlar atılmasına yardımcı olur.

İflas Süreci

Borçlunun iflas başvurusu, finansal zorluklarla karşı karşıya kaldığı durumlarda bir seçenek olabilir. İflas başvurusu, borçlu kişinin borçlarını ödeyemeyecek durumda olduğunu resmi olarak bildirmesidir. İflas başvurusuyla birlikte, iflas mahkemesi süreci başlar ve borçlu kişinin mali durumu değerlendirilir.

İflasın sonuçları ise borçlunun mali durumuna bağlı olarak değişiklik gösterir. İflas kararı verildiğinde, borçlu kişiye iflas ilanı yapılır ve borçlarının tahsil edilmesi için bir iflas masası oluşturulur. Bu masada, borçlunun varlıkları değerlendirilir ve borçlarının tahsilatı için bir plan yapılır.

İflas avukatının müvekkilini temsil etme görevi, iflas sürecindeki en önemli rollerden biridir. İflas avukatı, borçlu kişinin haklarını korur ve ona danışmanlık hizmeti sağlar. Ayrıca, borçlu kişinin iflas başvurusunu hazırlar ve iflas mahkemesinde müvekkilini temsil eder.

İflas süreci oldukça karmaşık olabilir ve birçok yasal prosedür içerir. Bu nedenle, bir iflas avukatının uzmanlığı ve deneyimi önemlidir. İflas avukatı, borçlu kişinin haklarını savunmak ve müvekkilinin mali durumunu en iyi şekilde yönetmek için çalışır.

İcra ve İflas Avukatı Seçimi

Ataşehir’de icra ve iflas avukatı seçerken dikkat edilmesi gereken birkaç önemli faktör bulunmaktadır. Bu faktörler, müvekkilin hukuki ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayacak bir avukatın seçilmesini sağlar. İcra ve iflas davaları karmaşık ve hassas süreçler içerir, bu nedenle doğru avukatı seçmek son derece önemlidir.

Bir icra ve iflas avukatının rolü, müvekkilini icra veya iflas sürecinde temsil etmek ve ona hukuki danışmanlık hizmeti sunmaktır. Bu nedenle, avukatın deneyimi, uzmanlığı ve başarı geçmişi göz önünde bulundurulmalıdır. İcra ve iflas hukuku alanında uzmanlaşmış bir avukat, müvekkilinin haklarını en iyi şekilde koruyabilir ve ona en etkili stratejileri sunabilir.

Bir icra ve iflas avukatı seçerken dikkat edilmesi gereken faktörlerden biri de avukatın iletişim becerileridir. İcra ve iflas süreci stresli olabilir ve müvekkilin avukatıyla iyi bir iletişim kurabilmesi önemlidir. Avukatın açık ve anlaşılır bir şekilde bilgi vermesi, müvekkilin süreç hakkında tam bir anlayışa sahip olmasını sağlar.

Bunun yanı sıra, bir icra ve iflas avukatının güvenilirlik ve dürüstlük gibi etik değerlere sahip olması da önemlidir. Müvekkil, avukatına tamamen güvenmeli ve onunla işbirliği yaparken rahat hissetmelidir. Avukatın müvekkilin çıkarlarını en üst düzeyde koruyacak şekilde hareket etmesi, başarı şansını artırır.

İcra ve iflas avukatı seçimi aynı zamanda bütçe faktörünü de içerir. Avukatın ücret politikası ve masraflar konusunda açık bir şekilde bilgi vermesi önemlidir. Müvekkil, avukatın ücretlerini karşılamak için uygun bir bütçeye sahip olmalı ve hukuki hizmetlerin değerine göre karar vermelidir.

Özetlemek gerekirse, Ataşehir’de icra ve iflas avukatı seçerken dikkat edilmesi gereken faktörler arasında avukatın deneyimi, uzmanlığı, iletişim becerileri, güvenilirlik ve bütçe yer almaktadır. Doğru avukatı seçmek, müvekkilin hukuki ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamasını sağlar ve başarı şansını artırır.

Detaylı bilgi ve danışmanlık almak için bizlere ulaşabilir ve bilgi alabilirsiniz.

Kartal İcra Avukatlarının Rolü

  • Borç Sorunlarını İncelerler: İlk olarak, bir İcra Avukatı, müvekkillerin finansal durumunu ve borçlarını dikkatle inceler. Hangi borçların tahsil edilebilir olduğunu ve hangilerinin hukuki süreç gerektirebileceğini belirlerler.

  • Hukuki Süreci Başlatırlar: İcra Avukatları, alacaklıların haklarını korumak ve borçları tahsil etmek için yasal süreci başlatırlar. Bu, borçluyla yapılan yazılı anlaşmaların takip edilmesini veya icra takiplerinin başlatılmasını içerebilir.
  • Müvekkillerini Temsil Ederler: İcra davaları veya alacak tahsil süreçleri sırasında, İcra Avukatları müvekkilleri adına mahkemede veya icra dairelerinde temsil ederler. Bu, müvekkilin haklarını savunmalarına ve hukuki süreci doğru bir şekilde takip etmelerine yardımcı olur.
  • Alternatif Çözümler Sunarlar: İcra Avukatları, borçlu ve alacaklı arasında anlaşmazlıkları çözmek için alternatif çözüm yollarını araştırabilirler. Anlaşmazlıkların mahkeme dışında çözülmesi, taraflar arasında daha az zaman ve maliyet gerektirebilir.

Kartal İcra Avukatları Nasıl Yardımcı Olabilir?

 

  • Borç İhtiyacınızı Değerlendirirler: İcra Avukatları, müvekkillerin finansal durumunu dikkate alarak, en uygun çözümü önerirler. Borçlarınızı yapılandırmak veya tahsil etmek için hukuki bir yol izlemek arasında hangi seçeneğin en iyi olduğunu belirlerler.
  • Haklarınızı Korurlar: İcra Avukatları, müvekkilin haklarını korumak ve hukuki süreç boyunca adil bir sonuç elde etmek için çalışırlar. Bu, haksız icra işlemlerine karşı savunmanızı sağlar.
  • Hukuki Süreci Yönetirler: İcra süreci karmaşık olabilir, ancak İcra Avukatları, müvekkillerine yol gösterir ve süreci baştan sona yönetirler.

Kartal İcra Avukatları, müvekkillerinin mali zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olurken aynı zamanda yasal haklarını korumalarına da yardımcı olur. Borçlarla ilgili herhangi bir sorunla karşılaşıldığında, bir İcra Avukatı ile iletişime geçmek, daha olumlu bir sonuç elde etmenize yardımcı olabilir.

Tasarrufun İptali Davası

Borçlunun alacaklının haklarını ihlal eden tasarruf işlemlerinin iptalini istemek için başvurulan dava yoluna tasarrufun iptali davası denir.

Tasarrufun İptali Davası Nedir?

Tasarrufun iptali davası, borçlunun hacizden/iflastan önce gerçekleştirmiş olduğu hukuken geçerli tasarruf işlemleri ile malvarlığından çıkardıkları üzerinden artık üçüncü kişiye ait olsa dahi alacaklıyı alacağı miktar üzerinden tatmin etmeyi amaçlamaktadır.

1241 sayılı İcra İflas Kanunu 277. Maddesi iptal davasından maksadın ilgili maddelerde yazılı tasarrufların butlanına hükmettirmek olduğunu belirtmiştir. Alacaklı bu kanunda yer alan ilgili maddeler uyarınca borçlunun tasarruflarıyla ilgili olarak üçüncü kişiye ait malvarlığı değerinin paraya çevrilmesini yetkili ve görevli mahkemeden talep edebilecektir. Alacaklının alacağını elde etmesi üzerine bakiye kısım, yine üçüncü kişiye verilecektir.

Bu dava mutlak değil, nispi niteliktedir. Nispi olmasından kasıt malın aynına ilişkin sonuç doğurmayan şahsi bir dava olmasıdır. Ayrıca borçlu tarafından yapılmış bu tasarruf işlemleri hukuka aykırı olmayan, özünde geçerli işlemlerdir. Muvazaa davaları ile tasarrufun iptali davaları karşılaştırıldığında muvazaa davalarında muvazaalı işlemden etkilenmiş olan davacı, bir bütün olarak davaya konu hukuki işlemin kesinlikle geçersiz olduğunu tespit ettirmektedir.

Borçlunun hacizden/iflastan önceki tasarruflarıyla ilgili olarak açılacak iptal davasında davanın kazanılması halinde hukuken geçerli olan işlem tamamen değil, alacaklının alacak hakkında zarar verdiği oranda iptale konu olacaktır. Buna ilişkin olarak tasarruf konusu mal sattırılacak ve elde edilecek olan bedel alacaklının haklarına tecavüz ettiği oranda alacaklıya geri verilecektir. Bu dava malın mülkiyetini borçluya geri vermeyecek, mülkiyetle ilgili bakiye kalan kısım yine üçüncü kişiye ait olacaktır.

Bu davayı açmak için birtakım özel dava şartlarının da sağlanması gerekmektedir. Bu şartlar;

  • Alacaklının elinde muvakkat veya geçici bir aciz vesikası bulunmalıdır.
  • İflas dairesi veya 1241 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 245. Maddesinde ve 255. Maddesinin 3. Fıkrasında yazılı haller olması halinde alacaklıların kendilerinin açması yeterli olacaktır.

Tasarrufun iptali davası açısından iptale tabi tasarruflar, borçlunun gerçekleştirmiş olduğu iradi işlemlerdir. Borçlunun üçüncü kişiyle gerçekleştirdiği kazandırıcı işlemlere tasarruf işlemleri denir. Burada şu ayrıma dikkat edilmelidir: Borçlunun üçüncü kişiyle yapmış olduğu borçlandırıcı işlemler iptal davasına konu edilemeyecektir. Bunun sebebi borçlandırıcı işlemlerin borçlunun malvarlığında azalmaya neden olmamasıdır.

1241 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 278 ila 280. Maddeleri arasında bu tasarruflar üç kategoriye ayrılacak şekilde sayılmıştır. Burada sayılanlar sınırlı sayıda değildir, tasarruf kavramı geniş yorumlanması gereken bir kavramdır.  Mahkemenin somut olaya göre vereceği kararla ilgili olarak bazı tasarruf sebepleri de iptale tabi sayılabilecektir. Bu tasarruflar;

  • İradi tasarruflar
  • Aciz halindeyken yapılan tasarruflar,
  • Zarar verme kastıyla yapılan tasarruflar

Olarak sayılmıştır.

1241 sayılı İcra İflas Kanunu madde 278 uyarınca alışılmış hediyeler hariç olmak üzere, hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması sebebiyle borçlunun haciz/aciz/iflastan evvel en erken iki yıl içerisinde yapmış olduğu ivazsız tasarruflar iptale tabi olacaktır. Alışılmış hediyelere örnek olarak borçlunun yakınının düğününde kendisine çeyrek altın hediye etmesi verilebilir.

Yine madde 278’de sayılan ivazlı bazı işlemler de ivazsız hukuki işlemlerle eşdeğer görülmüştür. Bunlar görünüşte ivazlı işlemler olarak;

  • Karı-koca ile usul ve füru, sıhren üçüncü dereceye (bu derece dahil olmak üzere) kadar olan hısımlar, evlat edinenler ile evlatlık arasındaki ivazlı tasarruflar,
  • Borçlunun bir akitle borçlanması sonucunda kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak çok aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler,
  • Borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine kaydı hayat şartıyla irat veya intifa hakkı tesis ettiği sözleşmeler ve ölünceye kadar bakma sözleşmeleri

Belirtilmiştir.

Kanun iradi tasarruflar başlığı altında aciz halinde yapılan tasarrufları da iptale konu tasarruflar altında sınıflandırmıştır. 1241 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 279. Maddesi acze konu tasarrufları şu şekilde sınıflandırmıştır:

  • Mevcut bir borç için verilmiş rehinler,
  • Vadesi gelmemiş borç için yapılmış ödemeler,
  • Para veya çek gibi alışılmış ödeme araçları dışında yapılmış ödemeler,
  • Kişisel hakların kuvvetlendirilmesi için tapuya verilen şerhler.

Yukarıda sayılmış olan iptale konu nedenler; borçlu tarafından haciz, aciz veya iflastan en erken bir yıl içerisinde gerçekleştirilmişse tasarrufun iptali davası gündeme gelecektir. Madde 279’da sayılan iptal sebeplerinden birinin gerçekleşmesi halinde borçlu ile işlem yapan üçüncü kişi bu durumu bilmiyor veya bilebilecek durumda olmadığını ispat ederse iptal davasının sonuçlarından kurtulabilecektir.

Zarar verme kastıyla yapılan tasarruflar, 1241 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 280. Maddesinde sayılmıştır. Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yapmış olduğu tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarruf iptal edilebilecektir. Burada diğer bir şart, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde alacaklılar tarafından borçlu aleyhine haciz veya iflas talebinde bulunulmuş olunmasıdır.

Burada borçlunun alacaklılara zarar verme kastı davacı alacaklı ya da iflas dairesi tarafından ispatlanmalıdır. Kanun koyucu ispatın zorluğu sebebiyle kanunda alacaklı lehine birtakım karineler öngörmüştür. Bu karineler:

  • Üçüncü şahıs borçlunun, karı veya kocası, usul veya füruu ile üçüncü dereceye kadar (bu derece de dahil olmak üzere) kan ve sıhri hısımları, evlat edineni veya evlatlığı ise borçlunun acz halini ve alacaklılara zarar verme kastını bildiği varsayılır. Üçüncü kişi bu karinenin aksini ispat ederse iptal kararı verilmeyecektir.
  • Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari malların tamamını veya önemli bir kısmını devir veya satın alan ya da bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılara zarar verme kastını bildiğini ve borçlunun da bu hallerde zarar verme kastıyla hareket ettiği varsayılır. Bu karine borçlu ve üçüncü kişinin tasarrufun iptali davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel yazılı olarak bildirilmesiyle veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların öğrenmesini temin edecek şekilde uygun araçlarla ilan olduğunu ileri sürerek bu karineyi çürütebilecektir.

Tasarrufun İptali Davası Yetkili Mahkeme

Tasarrufun iptali davasında görevli ve yetkili mahkeme genel hükümlere göre tayin edilecektir. Bu davada taraflar arasındaki ilişki uyarınca asliye hukuk mahkemeleri görevli olacaktır. İptal davası hacizde istihkak davasına karşı açılmışsa, istihkak davasına bakan icra mahkemesi iptal davasına da bakmakla görevli ve yetkili sayılacaktır.

Yetki açısından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 5.maddesi dikkate alınacaktır. Genel yetki kuralına göre diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu kanundaki genel hükümlere tabi olacaktır. Genel yetkili mahkeme ise, davalı borçlu gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.

Tasarrufun İptali Davası Harç

İptal davası aynı bir dava olmadığından harç, takip konusu alacak miktarı ile takip konusu alacak miktarı ile -eğer kati aciz belgesi düzenlenmiş ise aciz belgesindeki miktar ile- iptali istenen tasarrufun, tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer hangisiyse bu değer iptal davasında dava değeri olarak belirlenecektir.

Tasarrufun İptali Davası Hak Düşürücü Süre

İptal davasında zamanaşımı süresi yoktur.  Bu dava, şahsi dava niteliğinde olduğundan bu davanın açılması hak düşürücü sürelere tabi kılınmıştır.

İvazsız tasarrufları konu alan tasarruf iptallerine ilişkin açılacak davada hak düşürücü süre 2 yıldır. Bu süre haciz tarihinden, haczedilecek mal bulunmaması dolayısıyla acze düşmeden veya iflasın açılmasından itibaren geriye sayılan 2 yıllık süredir.

Aciz halinde yapılan tasarrufların iptalinde hak düşürücü süre 1 yıldır. Bu bir yıllık süre; hacizden, haciz tutanağının tutulmasından veya iflasın açılmasında önceki 1 yıllık süre içerisinde aciz halinde yapılmış tasarruf işlemlerini kapsayacaktır.

Borçlunun zarar verme kastıyla hareket ettiği hallerde hak düşürücü süre 5 yıldır. Borçlunun zarar verme kastı ile yaptığı devri takiben 5 yıl içerisinde görevli ve yetkili mahkemede iptal davası açılmalıdır.

Yukarıda hukuki açıdan önem ihtiva eden tasarrufun iptali davası konusu genel bir çerçeveyle açıklanmıştır. İptal davasına konu tasarruflar, bu tasarrufların şekli, şartları ile iptal davasında harç ve hak düşürücü süreler hususu oldukça önemli ve hukuki danışmanlık alınması gereken başlıca konulardan biridir. Daha fazla bilgi ve danışmanlık için hukuk büromuzla iletişime geçebilirsiniz.

Menfi Tespit Davası

Menfi tespit davası nedir? Menfi tespit davası icra hukuku alanında başvurulan bir hukuki çaredir. Buna göre borçlular, borçlarını ödemeden önce menfi tespit davası açarak borçtan kurtulmayı hedeflemektedirler. Davanın konusunu borçlu olunmadığının tespiti hususu oluşturmaktadır. Menfi tespit ifadesinin güncel anlamı ” olumsuz tespit ” demektir. Buna göre bu davada amaç, borçlu olunmadığının tespiti hususudur. Menfi tespit davasının önemi, borçluyu borcu ödemeden evvel genel mahkemede görülecek bir yargılama neticesinde borçtan kurtarma olanağına sahip olmasıdır. Bununla birlikte dava, başlamış bir icra takibi sürecinde hayata geçebilen bir yol olabileceği gibi somut olguların ışığında aleyhe bir icra takibi başlatılmadan önce de borçlu olunmadığının tespiti için başvurulabilecek bir hukuki çözüm yoludur.

İcra takibi türlerinden genel haciz yolu ile icra takiplerinde ve kambiyo senetlerine mahsus icra takiplerinde menfi tespit davası açılması gündeme gelebilmektedir. İlamlı icra takiplerinde, borçlu olunduğunun tespiti neticesinde icraya başvurulduğu için söz konusu davanın varoluş amacına aykırılık doğurmaktadır.

Menfi tespit davası hukuki yolunun dayanağını İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre bu dava, nezdinde bir borç doğan kişi tarafından alacaklı aleyhine açılmaktadır. Davanın açılmasının amacı, alacağa konu borcun olmadığının veya dayanak hukuki ilişkinin olmadığının tespitidir. Görüldüğü üzere davanın konusunu gösterilen ile gerçekte olanın farklı olduğu ve gösterilenin yokluğunun tespiti oluşturmaktadır. Menfi tespit  normal bir hukuk davası olarak görülmektedir. Bu nedenle genel olarak bir hukuk davası olarak yargılama devam ettirilir. Genel mahkemelerde yapılan davalarda delil gösterilmesi ve yargılama usulü bu yönde ilerleyecektir. Başka bir deyişle kapsamlı bir inceleme yapılacak, duruşmalar görülecek, gerekirse keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılabilecek, uzman görüşü sunulabilecektir. Bu hususlar borçlu nezdinde borca karşı önemli bir savunma oluşturulması imkanı sağlamaktadır.

Buna göre davanın hukuki zeminini oluşturan İİK 72. madde hükümlerine göre dava, aleyhe başlatılması potansiyel bir icra takibi tehdidi varlığı halinde veya aleyhe başlatılmış bir icra takibinin varlığı halinde açılabilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus ise icra tehdidi altında borcun ödenmiş olmamasıdır. Aksi halde menfi tespit davası açılamayacak, açılmış olan dava istirdat davası olarak görülmeye devam edecektir. Bunun sebebi ise icra tehdidi altında ödenmiş borçların geri istenmesi halinin istirdat davasının konusunu oluşturmasıdır.

Sonuç olarak menfi tespit davası nedir sorusunun cevabını, borçlu tarafından icra takibi sonuçlandırılmadan önce her aşamada alacaklı aleyhine genel mahkemelerde bir hukuk davası olarak açılabilen, bir hukuk davası olarak yargılaması yapılan ve borcun olmadığının ispat edilmesine imkan sağlayan bir hukuk davasıdır, bilgisi vermektedir.

Menfi Tespit Davası Açma Süresi

Menfi tespit davası nezdinde sürecin takibi ve sürelere uyulması büyük bir önem arz etmektedir. Menfi tespit davasına ilişkin süreler, davanın açılabileceği en son zamanı göstermesi ve davanın açılabileceği en son aşamayı göstermesi yönünden ikiye ayrılmaktadır. Diğer bir deyişle menfi tespit davasının, davanın konusunu oluşturan alacağın meydana gelmesinden sonra açılabileceği son bir tarih vardır. Bu tarihe kadar olan zaman menfi tespit davası açma süresi kapsamını oluşturmaktadır. Bununla birlikte bir alacak takibinde, takibin bir aşamasından sonra menfi tespit davası açılamamaktadır. Bu aşamaya geçilmesi de menfi tespit davasının zamanaşımı olarak düşünülebilir. Bu ifade sadece sürelerin bu dava yönünden etkilerini açıklamak için kullanılmıştır çünkü hukuken zamanaşımı daha farklı bir husustur. Saydığımız nedenler neticesinde sürelerin dava yönünden iki boyutunun mevcut olduğu görülebilmektedir.

Buna göre menfi tespit davası açma süresi İİK hükümleri doğrultusunda belirlenmemiştir. Bir süre yoktur. Dava, borcun olmadığının ispat edilmesi ihtiyacı doğduğu her zaman açılabilmektedir.

Davanın yasal düzenlemesini esasen İİK 72. madde oluşturmaktadır. Bu hükümde sürelere ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır. Buna göre genel anlamdan menfi tespit davası açma süresi olmadığı sonucu çıkmaktadır. Bununla birlikte icra takiplerine ilişkin çeşitli yol ve yöntemlerin kendi içinde süreleri bulunmaktadır. Bu nedenle bu dava da her yolun mevcutsa kendi sürelerine tabidir. Buna göre örneğin İİK 89. madde hükmünde düzenlenen ikinci haciz ihbarnamesinden itibaren borcun olmadığının tespitine ilişkin dava 15 gün içinde açılmalıdır. Aksi halde hak düşürücü süre bulunduğu için dava açılamayacak ve borcun olmadığının tespitine ilişkin mahkeme yargılaması yaptırılamayacaktır.

Menfi Tespit Davası Zamanaşımı

Menfi tespit davası zamanaşımı borcun konusu hukuki ilişkinin tabi olduğu hak düşürücü sürelere bağlı olacaktır. Buna göre bir haksız fiile ilişkin borç doğması durumunda, haksız fiillerin dava konusu edilmesine bağlı zamanaşımı süresine bağlı olacaktır. Buna göre menfi tespit davasının kendisinin, borcun konusundan bağımsız bir varlığı yoktur. Doğrudan konusuna bağımlı ve onunla birlikte sonuç doğuran bir hukuki çaredir. Öte yandan menfi tespit davası zamanaşımı süresi açısından son tahlilde icra takibinde alacak karşılanmadan öncesi olduğu söylenebilmektedir. Diğer bir deyişle alacaklının talebi karşılanırsa; borç borçludan alınıp alacaklıya ödenirse artık menfi tespit açılamayacaktır. Bu halden sonra yargılamaya mahkemece re’sen istirdat davası olarak devam edilecektir. Yukarıda anlatılan duruma göre, söz konusu davasının; bir hukuku olgunun olumsuz halinin tespitine ilişkin bir kurum olması neticesi ile yargılama faaliyetine konu edilen asıl şey borç konusu hukuki ilişki olduğu için onun tabi olduğu zamanaşımı dikkate alınmaktadır.

İcra marifeti ile ödenen paraların geri ödenmesi hali istirdat davasının konusunu oluşturduğu için para ödenmesi hali menfi tespit davasını dışlamaktadır.

Menfi Tespit Davası İspat Yükü

Menfi tespit davaları son tahlilde bir hukuk davalarıdır. Buna göre HMK hükümlerinin yargılamanın esaslarına ilişkin hükümleri bu dava türünde de uygulama alanı bulmaktadır. Buna göre yargılama şekli, yargılama esnasında uygulanacak ispat yükümlülüğü gibi hususlar doğrudan HMK hükümleri doğrultusunda saptanacaktır.

6100 sayılı HMK hükümleri arasında ispat yükü düzenlenmiştir. Menfi tespit davası ispat yükü HMK 190. madde hükümleri doğrultusunda belirlenir. Buna göre bu dava için de ispat yükü, hukuku durumdan kendisi lehine sonuç çıkaran taraf üzerindedir. Bu hüküm doğrultusunda menfi tespit özelinde bir inceleme yapılmalıdır. Şöyle ki:

Açıklamalarımızda yazdığımız üzere, menfi tespit talebi ile olumsuz bir durumun varlığı tespit edilmeye çalışılmaktadır. Yani olmayan bir şey tespit edilmeye çalışılmaktadır. Öte yandan herkes iddiasını ispat ile yükümlüdür. Bununla birlikte olmayan bir şeyin hangi boyutu ne şekilde ispat edilebilmektedir? Bu nedenle borçlu tarafından tek başına borcun olmadığı iddia edilirse ispat yükü alacaklı üzerinde olacaktır çünkü şüphesiz alacaklı olması sebebi ile dava konusu uyuşmazlıkta çıkarı bulunan taraf kendisidir. Öte yandan borcun tek başına yokluğunun ötesinde bir itiraz yapılır ise itiraz konusu işlemlere yönelik ispat yükü borçlu üzerindedir. Bunun sebebi borcun ortadan kalkmasına sebebiyet veren hususları kendisi iddia etmektedir, bu hususların varlığından borçlu faydalanmaktadır; borç ortadan kalkmaktadır, bu nedenlerle ispat yükü bu halde borçlu üzerindedir.

Buna göre kural olarak ispat yükünün alacaklı üzerinde olduğuna fakat beyanlara göre ispat yükünün yer değiştirerek iddialar doğrultusunda ( ibra, takas, mehil gibi durumlar ) borçlu üzerinde de olabileceğine ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/969 Esas, 2021/866 Karar numaralı ilamı mevcuttur. Bu ilamda da üzerinde durulduğuna göre, borçlu; borçlanma iradesinin sonucu olarak birtakım sebepler neticesinde borcundan kurtulduğunu ileri sürebilmektedir. Bu tür sebeplerin varlığını ispat noktasında ispat külfeti kendi üzerindedir. Öte yandan beyanda bulunmadan sadece bir beyan halinde borç ilişkisinin varlığını ve sebebini ispatlamak alacaklı üzerindedir.

İtirazın Kaldırılması Davası

İtirazın kaldırılması davası alacaklının elinde, İİK m. 68’de sayılan ve alacaklı olduğunu gösterir bir belge varsa uzun dava yolu yerine; icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilir. İtirazın kaldırılması davası olarak dile getirilse de bu bir dava değildir, takip hukukunda kullanılan bir yoldur. İspat faaliyeti belli belgelerle yerine getirilir. Maddi anlamda kesin hüküm oluşturmaması nedeniyle süresi dolmamış olması halinde itirazın iptali davası açılması önünde hiçbir engel yoktur. Tanık ifadesi kullanılmadığı gibi yemin delili de bu yolda başvurulan delil çeşitlerinden değildir.

İtirazın kaldırılması davası olarak addedilen itirazın kaldırılması talebi 6 ay içinde başvurulması gereken bir yoldur. Bu süre itirazın tebliği ile başlamaktadır. Alacaklı tarafından yapılacak bu talep hak düşürücü süreye tabidir. Bu sürenin geçmesi ile sadece itirazın kaldırılması istenemez; buna karşılık takip düşmez ve alacaklının kalan sürede, itirazın iptali davası açması mümkündür.

Gecikmiş itiraz durumunda, daha önceden borçlunun mallarına haciz konulmuşsa, alacaklının, mazeretin kabulü kararının tefhim veya tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde, icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını talep etmesi gerekir. Ayrıca, ihtiyati hacizde, ihtiyatî haczin uygulanmasından sonra, süresinde başlatılan genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itiraz edilirse, alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını talep etmesi gerekir. İcra mahkemesinin itirazın kaldırılması davası ya da talepleri hakkında verdiği kararlar maddi anlamda kesin hüküm oluşturmadığı için, eğer alacaklının bu talebi icra mahkemesi tarafından reddedilirse ve bir yıllık hak düşürücü süre henüz geçirilmemişse, alacaklı genel mahkemede itirazın iptali davası açabilir.

İtirazın Kesin Kaldırılması

Borçlunun borca itiraz etmiş olması hâlinde itirazın kesin kaldırılması yoluna başvurulur. Alacaklı icra mahkemesince haklı bulunursa itirazın kesin kaldırılmasına karar verilir ve bu sayede takibe devam edilerek haciz istenebilir. İtirazın kaldırılması davası ya da talebinin bir alt türü olan itirazın kesin kaldırılmasında alacaklının borçlunun kullanabileceği belgeler şunlardır:

  1. İmzası İkrar Edilmiş Adi Senet

Buradaki senet, adî bir senet olmalı, borç ikrarını içermeli; ayrıca söz konusu borç ikrarı, kayıtsız şartsız ve tek taraflı bir para borcuna ilişkin olmalıdır. Senet altında borçlunun imzası bulunmalı ve ayrıca bu imza borçlu tarafından ikrar edilmelidir. Borçlu imzaya ayrıca ve açıkça itiraz etmemişse, imzayı ikrar etmiş sayılır ve takip dayanağı belge, borca itirazda, imzası ikrar edilmiş senet olarak işlem görür. Sadece alacaklının imzasını ve ikrarını içeren belgeye dayanılarak itirazın kesin kaldırılması talep edilemez. Faturalar ve ticarî defterler, itirazın kaldırılmasında delil olarak kullanılmaz.

  1. Noter Senedi

Noter senetleri, düzenleme biçiminde olabileceği gibi onaylama şeklinde de olabilir. Düzenleme biçimindeki noter senedi, kayıtsız şartsız tek taraflı bir para borcu ikrarını içeriyorsa bu belge, zaten ilam niteliğindedir; ilamlı icraya konu edilir. Onaylama şeklindeki noter senedi, kayıtsız şartsız tek taraflı bir para borcu ikrarını içeriyorsa, itirazın kaldırılması davası yoluna başvurmak mümkündür. Bu türden noter senetlerinin altındaki imza inkâr edilse dahi bu inkâr takip bakımından bir sonuç doğurmaz, icra mahkemesinden yine de itirazın kaldırılması davası açılabilir. Çünkü icra mahkemesi, bu tür senetlerdeki sahtelik iddiasını inceleyemez.

  1. Resmi Dairelerin veya Yetkili Makamların Verdikleri Belgeler

Bu tür belgeler için imzanın ikrar edilmesine gerek yoktur; bunlar resmî dairelerce yetkileri dâhilinde ve usulüne uygun olarak verilmiştir. Ancak, söz konusu belgeler her hâlde, kayıtsız şartsız bir para borcunun ödenmesi gerektiği bilgisini içermelidir. Örneğin, aciz belgesi, kesin rehin açığı belgesi bu niteliktedir. Buna karşın, resmî dairelerin verdikleri makbuzlar veya ödendi belgeleri, İİK’nun 68. maddesi anlamındaki belgelerden değildir.

  1. Kredi Kurumlarının Düzenlediği Belgeler

Kredi sözleşmeleri ve bunlarla ilgili süresinde itiraz edilmemiş hesap özetleri ile ihtarnameler ve kredi kullandıran tarafından usulüne uygun düzenlenmiş olduğu diğer belge ve makbuzlar (belgeler zinciri), İİK’nun 68. maddesi anlamında belge sayılır.

Krediyi kullanan taraf, krediyi kullandıran tarafın on beş gün içinde noter aracılığıyla gönderilen hesap özetine tebliğinden itibaren bir ay içinde itiraz etmezse, hesap özetinin dayandığı belgelerde, kendisine ait imzaları da ikrar etmiş sayılır.

İtirazın Kesin Kaldırılması Yargılaması

İtirazın kaldırılması talebine ilişkin yargılama, basit yargılama usulüne göre yapılır. İnceleme duruşmalı olur. Taraflardan biri duruşmaya gelmez ve gelen de devam etmek istemezse veya her iki taraf da duruşmaya gelmezse hâkim, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verir. İspat yükü, alacaklıdadır; alacaklı önce alacaklı olduğunu ispat edecektir. Buna karşın borçlu, itirazında bildirmiş olduğu sebepler dışında, sadece alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılan itirazları ileri sürebilir.

Belge ile ispatı mümkün olmayan itirazlar icra mahkemesince itirazın kaldırılması davası içinde inceleme konusu yapılmaz. Bununla birlikte, belgeye bağlanması mümkün olmadığı için, borçlunun, icra dairesinin yetkisiz olduğu ve iflâsın kapanmasından sonra yeni mal iktisap etmediği hakkında yapmış olduğu itirazlar, belge göstermek zorunluluğu olmaksızın icra mahkemesince incelenir. İcra mahkemesi, itirazın kaldırılması talebi üzerine ya talebi kabul edip itirazın kaldırılmasına karar verir ya da alacaklının talebini reddeder. Bu kararlar, maddî anlamda kesin hüküm teşkil etmezler; sadece ilamsız icra takibi yönünden kesindirler.

İcra mahkemesi, itirazın esasa ilişkin nedenlerle kabulü üzerine ve talep hâlinde, borçluyu haksız çıktığı asıl alacağa ilişkin miktarın yüzde yirmisinden aşağı olmayacak bir tazminatı ödemeye mahkûm eder. Kesinleşen takip ile birlikte alacaklı artık borçlunun mallarının haczini isteyebilir. İtirazın kaldırılması davası reddedilirse artık alacaklı takibe devam edemez. Mahkeme, talebin esasa ilişkin nedenlerle reddi üzerine ve talep hâlinde, itiraza uğrayan asıl alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, alacaklıyı tazminata mahkûm eder.

İtirazın Geçici (Muvakkaten) Kaldırılması

Borçlu, ödeme emrine karşı süresi içinde alacaklının dayandığı senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerse alacaklı icra mahkemesinden itirazın geçici kaldırılmasını isteyebilir. İtirazın geçici kaldırılması talebi itirazın kesin kaldırılmasında olduğu gibi 6 aylık hak düşürücü süreye tabidir. Yargılama, basit yargılama usulüne göre ve duruşmalı olarak yapılır. İcra mahkemesi talebi incelerken imzayı incelemeye tabi tutar. İtirazın kaldırılması davası görülürken bilirkişi incelemesine başvurulabilmektedir.

Borçlu, icra dairesinin yetki çevresi içinde ödeme emrini tebliğ almışsa yapılacak duruşmada, bizzat hazır bulunmak zorundadır. Aksi hâlde, icra mahkemesi, başka bir inceleme yapmadan itirazın geçici kaldırılmasına ve borçlunun imzasını inkâr ettiği senetteki miktarın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm edilmesine karar verir. Buna karşılık, alacaklı duruşmaya gelmez ve borçlu da yargılamaya devam edilmesini istemezse veya alacaklı ve borçlu ikisi de duruşmaya gelmezse, dosya işlemden kaldırılır. İcra mahkemesi itirazın geçici kaldırılması talebini reddederse takibe artık devam edilmez. Ayrıca, borçlunun talep etmesi hâlinde, alacaklıyı takip konusu asıl alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmayan tazminata mahkûm eder.

İmzanın borçluya ait olduğunun tespiti durumunda veya borçlu duruşmaya gelmemesi halinde itirazının geçici kaldırılmasına karar verilir. Bu kararla birlikte borçlu, takip konusu asıl alacağın %10’u oranında para cezasına ve talep üzerine asıl alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmayan tazminata mahkûm edilir.

İcra mahkemesinin itirazın kaldırılması davası içerisindeki geçici kaldırma kararı ile birlikte hükmettiği %10 para cezası ve %20 tazminatın tahsil edilebilir hâle gelmesi için, borçtan kurtulma davasının sonuçlanmış olması gerekir. Kötü niyetle takibe sebep olan borçlu yargılama giderlerinden sorumlu olur. Alacaklı karar ile birlikte sadece geçici haciz isteyebilir. Bu hâlde, alacaklı, satış talebinde bulunamaz. Borçlu, bu kararla birlikte üç gün içinde yapacağı mal beyanı yükümlülüğünü yerine getirmelidir. Kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde borçlunun açacağı borçtan kurtulma davası ile geçici kaldırmanın kesin kaldırmaya dönüşmesini engelleyebilir.

İtirazın İptali Davası

İtirazın iptali davası, icra iflas hukukunda, borçluya karşı başlatılmış olan yasal ilamsız takip sırasında borçlunun itiraz etmesi üzerine alacaklının açabileceği davalardan biridir. İtirazın iptali davası genel mahkemelerde açılan ve genel hükümlere göre sonuçlanan bir dava türüdür. Alacaklının icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilmesi için elinde İcra İflas Kanunu m.68 uyarınca belirlenen belgelerden biri olması gerekmektedir. Belgeye sahip alacaklı itirazın iptali davası açma ya da itirazın kaldırılması yoluna başvurma hakkına sahiptir. Elinde kanun hükmü uyarında belirlenmiş ve sınırlı sayıdaki belgelerden herhangi biri bulunmayan alacaklı yönünden başvurulabilecek tek yol, itirazın iptali davasıdır.

İtirazın İptali Davası Açma Süresi

İtirazın iptali davası, alacaklı tarafından açılacak yani davacısının alacaklı, davalısının ise borçlu olduğu ve 1 yıllık süreye tabi bir davadır. Süre itirazın alacaklıya tebliği ile başlamakta olup hak düşürücüdür. Takip konusu alacak için anılan süreden sonra açılan eda davası da geçerlidir; ancak bu dava bir yıllık süreden sonra açıldığı için itirazın iptali davası olarak nitelendirilemeyip takip hukukuna özgü sonuçları da doğurmayacaktır. Yani bu dava sonucunda itirazın iptali davasında olduğu gibi icra inkâr tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir. İcra hukukunda istisnai bir durum olan gecikmiş itiraz durumunda, daha önceden borçlunun mallarına haciz konulmuşsa, alacaklının, mazeretin kabulü kararının tefhim veya tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde, genel mahkemede itirazın iptali davası açması gerekmektedir.

İhtiyatî hacizde, ihtiyati haczin uygulanmasından sonra, süresinde başlatılan genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itiraz edilirse, alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde genel mahkemede itirazın iptali davası açması gerekir. Bu davanın davacısı, takip alacaklısı; davalısı ise takibe itiraz eden takip borçlusudur. İtirazın iptali davasında davacı alacaklı, borçlunun itirazının iptaline ve takibin devamı ile davalının inkâr tazminatına mahkûm edilmesini talep eder.

İtirazın İptali Davası Görevli Mahkeme

İtirazın iptali davası görevli mahkeme ve yetkili mahkemenin tespiti genel hükümlere göre yapılmaktadır. İtirazın iptali davası, öncelikle bir alacak davası olduğu için, takip konusu alacağa ya da bir diğer adıyla maddi hukuka ilişkin olmayan, doğrudan doğruya icra takibi hakkına yani takip hukukuna ilişkin olan itirazların, tek başlarına ileri sürülmesi durumunda, alacaklı itirazın iptali davası açamaz, sadece itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurabilir.

İtirazın iptali davası görevli mahkeme tespitinin genel hükümlere göre görülmesi; alacağın türüne göre görevli mahkemenin belirlenmesi anlamına gelmektedir. Şöyle ki; en genel tanımıyla itirazın iptali davalarında asliye hukuk mahkemeleri görevlidir. Dava konusu alacak işçi alacağı ise bu dava iş mahkemelerinde, ticari alacak ise ticaret mahkemelerinde görülecektir. Davanın görüleceği yetkili yer mahkemeleri ise yine genel hükümler uyarınca belirlenmektedir. Bu anlamda yetkili mahkeme; davalının ikametgah yeri mahkemesi; dava konusu sözleşmeden kaynaklanıyorsa sözleşmenin ifa edildiği yer mahkemesi, haksız fiil nedeniyle yapılan bir takipten kaynaklanıyorsa da buna ilişkin yetki kuralları uygulanarak belirlenecek olan mahkeme yetkili olacaktır.

Yargılama Usulü ve Mahkeme Kararının Sonuçları

Alacaklı, alacaklılığını ispatlamak yönünden, itirazın kaldırılması yolundan farklı olarak İcra İflas Kanunu’nun 68. maddesindeki belgelerle sınırlı değildir. İtirazın iptali davasında borçlu, ödeme emrine karşı bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı değildir; itirazında ileri sürmediği diğer tüm itiraz sebeplerini bu aşamada ileri sürebilir. Borçlunun borcu olduğu sonucuna varılırsa ödeme emrine yapılan itirazın iptaline karar verilir.

İtirazın iptali davasının takip hukukuna özgü diğer sonuçlarına gelince:

  • İtirazın iptali davası kabul edildiğinde; alacaklı, durdurulan takibin devamını ve haciz işlemlerine başlanmasını icra dairesinden talep edebilir.
  • Borçlunun üç gün içinde mal beyanında bulunması (kararın tebliğinden itibaren) gerekir.
  • İtirazın iptali davası kabul edilirse, talep hâlinde, takibe konu edilip de haksız itiraza maruz kalan asıl alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere borçlu, icra inkâr tazminatına mahkûm edilir.

İcra İflas Kanunu’nda öngörülen icra inkâr tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır. İcra inkâr tazminatı esasen borçluları alacağın tahsilini geciktirmek amacıyla yaptığı itirazdan caydırmaktır. Bu bağlamda;

  • İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için geçerli bir ilamsız takibin bulunması ve bu takipte süresinde yapılan itiraz üzerine usulüne uygun olarak süresinde açılan bir itirazın iptali davası olması gerekir.
  • İcra inkar tazminatına mahkum olurken; borçlunun itirazında haksız sayılabilmesi için, takip konusu alacağın likit (belirli, belirlenebilir) olması gerekir. Yani borçlu, gerçekten de borçlu olup olmadığını veya borcun miktarını bilebilecek durumda ise itirazın iptali davasının kabulü yani borçlunun itirazındaki haksızlığının tespiti üzerine ayrıca bir de icra inkar tazminata hükmedilecektir. Takip konusu yapılan alacak, örneğin haksız fiilden kaynaklanıyorsa borç miktarının kesin olarak bilinmesi mümkün değildir. Likit olmayan bir alacak için yapılan takibe itiraz eden borçlu, itirazın iptali davasını kaybetse de aleyhine icra inkâr tazminatı hükmedilmez.
  • İcra inkâr tazminatı tespit edilirken asıl alacak miktarı hükme esas alınmaktadır. Birlikte işlemiş olan ve asıl alacağa eklenen0020faizin dikkate alınmayacağı açıktır.

İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun kötü niyetle hareket etmesi ve bu şekilde borca itiraz etmesi gerekmektedir. Borçlunun takibe bizzat itiraz etmesi gerekmez, borçlu vekili aracılığıyla da itiraz etmiş olabilir. Bunun dışında borçlunun itirazının alacaklıya zarar vermiş olması şartı da bulunmamaktadır. Ancak itiraz edenin borçlunun velisi, vasisi veya mirasçısı olması durumunda borçlu hakkında tazminata hükmedilebilmesi için kötü niyet aranmaktadır.

Yapılacak yargılama sonucunda takip konusu alacağın mevcut olmadığı sonucuna varılırsa itirazın iptali davası reddedilecektir. Kararın kesinleşmesi ile ilamsız icra takibi de iptal edilir. Bu karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmektedir. Davanın reddi ile borçlunun haklılığı ve borcun var olmadığı kabul görmüş olur. Alacaklı, takibinde haksız ve kötü niyetli ise borçlunun talebi halinde asıl alacağa ilişkin reddedilen miktarın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir.

İtirazın iptali davası açma süresi içinde davayı açan alacaklı lehine hükmedilecek icra inkar tazminatı ve kötü niyet tazminatı dava dilekçesindeki talebe bağlıdır. Yani alacaklı olarak davacısı olduğunuz bu davada yukarıdaki iki tazminata ilişkin talebiniz olmadığı takdirde mahkeme resen yani kendiliğinden bu tazminatlara hükmetmeyecek, dolayısıyla alacaklı olarak hem alacağınıza vaktinden geç ulaşmış hem de buna yönelik herhangi bir hak da talep etmemiş olacaksınız. Bu sebeple titizlikle yürütülmesi gereken bir süreç olan itirazın iptali davasında haklarınızın gözetilmesi ve kayıp yaşamamanız adına alanında yetkin bir icra avukatı ile çalışmanızda büyük fayda olacaktır. İtirazın iptali davası açmanın itirazın kaldırılması yoluna başvurduktan sonra da gidilebilecek bir yol olduğunu hatırlatma fayda vardır. İtirazın kaldırılması talebinin reddi ile karşı karşıya kalmış olan kişilerin bir yıllık itirazın iptali davası açma süresini geçirmemiş olmaları kaydıyla genel mahkemede itirazın iptali davası açılabilir. Ayrıntılı olarak açıkladığımız itirazın iptali davası, süreç ve sonuçları hakkında daha ayrıntılı bilgi alabilmek için iletişime geçebilirsiniz.

İcranın Geri Bırakılması

İcranın geri bırakılması, bir mahkeme kararının sonucunun icraya konulması halinde icra işleminin ertelenmesi anlamına gelmektedir. Eski dilde tehir-i icra olarak bilinir.

İcranın geri bırakılması, birinci derece mahkemesi karar verdikten sonra gündeme gelmektedir. İlk derece mahkemesi kararını verdikten sonra kararın yerine olmadığını ve hukuka aykırı olduğunu düşünen taraf mahkeme kararını istinaf ve temyiz edebilmektedir. Bununla birlikte icranın geri bırakılması ile istinaf veya temyiz incelemesine giden dosyaya ilişkin ilamın icrası yaptırılmaz çünkü tek başına istinaf veya temyiz edilen kararda icra durmaz.

Buna göre icranın geri bırakılmasına sadece ilamlı icra yollarında gündeme gelebilmektedir. İlamlı icranın bir güvence gösterilmesi karşısında durdurulması işlemidir.

İcranın Geri Bırakılması Hangi Kararları Durdurur?

Bilindiği üzere kararın bozulması için kanun yoluna başvurulması halinde ilamın icrası durmaz. Kanun yoluna başvurulması ancak kararın kesinleşmesini engellemektedir. HMK 367. madde hükmü temyizin icraya etkisini düzenlemektedir. Buna göre sınırlı olarak sayılmış haller olan kesinleşemeden icra edilemeyecek kararlar haricinde nafaka alacaklarının icrasının geri bırakılamayacağı düzenlenmiştir. Nafaka alacaklarına ilişkin icra, hiçbir şekilde geri bırakılamayacaktır. Bununla birlikte icrasının geri bırakılmasından öte kendisine ilişkin karar kesinleşmeden icra edilemeyecek bir takım, sınırlı sayıda karar türleri mevcuttur. Kesinleşmeden icra edilemeyecek kararlar kişiler hukukuna ilişkin, aile hukukuna ilişkin ve taşınmaz mal aynına yani taşınmaz mala sahip olmaya ilişkin kararlardır. Söz konusu konulardaki mahkeme kararlarına ilişkin olarak geri döndürülmesi çok zor hatta imkânsız sonuçlar doğması muhtemel olduğu için karar kesinleşmeden herhangi bir icra faaliyetine başlanması kanun koyucu açısından uygun görülmemiştir. İstinaf ve temyiz kanun yollarının hangi hallerde icrayı durdurucu etkisi olduğuna ilişkin istisnai düzenleme HMK 367. maddede yapılarak, İİK 36. maddedeki hallerin icrayı durdurma sonucu verdiği düzenlenmiştir.

İİK 36. madde hükmüne göre bir mahkeme kararının istinaf ve temyiz edilmesi hallerinde icrasının durdurulması için ilama konu para veya eşyanın kendisinin, karşılığının, teminatının, kefaletinin veya borçlunun karşılık malının güvence olarak gösterilmesi halinde icranın geri bırakılması kararı verilebilmektedir. Buna göre bir mahkeme ilamında hükmolunan alacağın karşılığının güvence edilmesi halinde icra geri bırakılmış olabilecektir. Bu işlem İİK 36. madde hükmüne göre bir mahkeme ilamına karşı borçlunun istinaf veya temyiz kanun yollarına başvurması halinde sonraki bir aşama olarak gündeme gelecektir.

İcranın Geri Bırakılması Davası ve Talebi

İcranın geri bırakılması durumu mahkeme ilamı elde edildikten sonra borçlu daha kanun yoluna başvurmadan önce de meydana gelebilmektedir. Bir mahkeme ilamı alındıktan hemen sonra karar icraya konulabilir veya çok uzun bir zaman sonra da ilam icraya konulabilir. Söz konusu takibe çeşitli itiraz nedenleri vardır. Bunlar arasında ilam uzun bir zaman sonra icraya konmuş ise zamanaşımına uğramış olabilir. Alacaklı borçlusuna süre vermiş olabilir veya borç alacaklı tarafından affedilmiş olabilir. Bu tür durumlarda icra mahkemesi nezdinde İİK 33. madde hükmüne göre icranın geri bırakılmasının istenmesi mümkündür.

Söz konusu zamanaşımı, ödemek için süre verilmesi veya borcun affedilmesi durumlarının varlığı halinde bir takip başlatılmış ise icra emrinin tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde bir dilekçe ile icra mahkemesine başvurulacaktır. Kanuna göre geçerli bir senedin varlığı halinde süre verilmesi ve borcun affedilmesi durumlarında icra mahkemesi doğrudan icranın geri bırakılmasına yönelik karar vermek durumundadır.

Bununla birlikte zamanaşımı, süre verilmesi ve borcun affedilmesi halleri icra emrinin tebliğ edilmesinden sonra meydana gelmiş olabilmektedir. Bu tür durumlarda süre verilmesi ve borcun affedilmesine ilişkin talepler icra zaptına veya öncesinde imkan bulunabildi ise noterlikçe düzenlenen veya onaylanan belgelere dayandırılması gerekmektedir. Takip başladıktan sonra gerçekleşen bu 3 hal açısından, mahkemeye bildirmek için bir süre sınırı yoktur. Genel hükümlere göre karar aşamasından önce bildirilmesi yeterlidir.

Görüldüğü üzere icranın geri bırakılması davası, talebinde bulunabilmek için mahkeme ilamı zamanaşımına uğramış olabilir, ilama ilişkin borcun ödenmesine yönelik alacaklı tarafından süre verilmiş olunabilir veya borç affedilmiş olabilir. Ancak bu hallerin en az birisinin varlığı halinde icranın geri bırakılması davası talebi işletilebilir. Şartları gerçekleşti ise icra emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde açılan dava, talebi mahkemeden istenmelidir. Süre verilmesi veya affedilmesine ilişkin ispat, evrak ile yapılabilecektir. Zamanaşımı durumunun kararı mahkeme tarafından resmi evrakların incelenmesi sonucunda belirlenecektir. Bununla birlikte zamanaşımı iddiasına yönelik savunma alacaklı tarafından zamanaşımına yönelik itirazın yapıldığının kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde genel görevli mahkemelerde açacağı davalar ile ispat edebilecektir. Aksi halde zamanaşımının olduğu kabul edilecektir.

İcranın Geri Bırakılması Talebinin Kabul Edilmemesi Halinde

İcra mahkemesi yukarıda saymış olduğumuz şartlar altında icra emri tebliğ edildikten sonra dilekçe ile yapılan başvuru ile istenen icranın geri bırakılmasına ilişkin talebini kabul etmeyebilir. İcranın geri bırakılmasına ilişkin talebi kabul edilmez ise borçlu ancak istinaf veya temyiz kanun yollarının başvuru süresi içerisinde aynı İİK 36. maddede olduğu gibi bir güvence gösterilmesi halinde istinaf ve temyiz kanun yollarına başvuru yapabilecektir. Bu durumda kanun yoluna başvurunun konusunun içeriğini icranın geri bırakılmasına dair talebinin reddi de oluşturmaktadır.

İcranın Geri Bırakılması Talebi

Görüldüğü üzere HMK 367. madde, İİK 36. ve 33. maddeler arasında bir ilişki bulunmaktadır. HMK 367. madde icranın geri bırakılmasının esaslarını düzenlemektedir. Niteliği gereği İİK 36. madde 33. maddeye göre daha kapsamlı bir düzenlemedir. İİK 33. madde ancak ilama ilişkin zamanaşımı iddiası, borcun affedilmesi veya süre verilmesi durumlarına ilişkin icra emrinin tebligatının yapılması halinden sonraki aşamaları düzenlerken İİK 36. madde genel olarak mahkeme ilamı aleyhine kanun yoluna başvurulması durumlarında ilamın gereklerine yönelik icranın geri bırakılmasını düzenlemektedir. Buna göre İİK 36. madde hükümleri daha genel ve üzerinde durulması gereken hallerdir.

Bir mahkeme ilamının istinaf veya temyiz aşamalarında icrasının geri bırakılmasına yönelik talep, mahkeme ilamının icrasının başlatıldığı icra dairesinden, ilgili icra mahkemesinden karar alınmak üzere talep edilir. Görüldüğü üzere icra işleminin durdurulması icra mahkemesinin kararı ile olacaktır. Talep icra müdürlüğüne yapılacaktır ve en azından mahkemeden olumlu veya olumsuz bir karar gelinceye kadar icra da durdurulmuş olacaktır.

İcranın Geri Bırakılmasının Sonuçları ve Nedenleri

İcranın geri bırakılmasının iki önemli nedeni bulunmaktadır. Buna göre öncelikle İİK 33. madde ve devamında veya İİK 71. maddede gösterildiği üzere hukuken talep edilmesi uygun olmayan bir alacağın istenmesi halinde icranın geri bırakılması ile borçlunun zarar görmesi ve alacaklının haksız yere menfaat sağlaması engellenmek istenmektedir. Öte yandan istinaf ve temyiz aşamalarında alacaklının da hakları teminat altına alınarak, olası bir yargılama hatası neticesinde borçlunun da zarara uğramaması için icranın geri bırakılması kurumu işletilmektedir.

İcranın geri bırakılmasına ilişkin talebin kabulü ile ilama yönelik olarak icra işlemleri durdurulur. Buna göre üzerine icra işlemi başlatılan eşyaya haciz konulmuş olabilir. İcra mahkemesi nezdinde icranın geri bırakılması talebi kesinleştikten sonra eşyaya konulan hacizler, geri bırakılma kararı sonucunda kaldırılır. (Yargıtay 12. H.D. 2014/27359 E., 2015/2011 K. numaralı kararına göre) Bununla birlikte icranın geri bırakılmasına dair talebi neticesinde borçlu ödeme yapmış olmak zorunda kaldı ise yatırılan güvence üzerinden istirdat davası açabilmektedir.

Oretra