İtirazın Kaldırılması Davası

İtirazın kaldırılması davası alacaklının elinde, İİK m. 68’de sayılan ve alacaklı olduğunu gösterir bir belge varsa uzun dava yolu yerine; icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilir. İtirazın kaldırılması davası olarak dile getirilse de bu bir dava değildir, takip hukukunda kullanılan bir yoldur. İspat faaliyeti belli belgelerle yerine getirilir. Maddi anlamda kesin hüküm oluşturmaması nedeniyle süresi dolmamış olması halinde itirazın iptali davası açılması önünde hiçbir engel yoktur. Tanık ifadesi kullanılmadığı gibi yemin delili de bu yolda başvurulan delil çeşitlerinden değildir.

İtirazın kaldırılması davası olarak addedilen itirazın kaldırılması talebi 6 ay içinde başvurulması gereken bir yoldur. Bu süre itirazın tebliği ile başlamaktadır. Alacaklı tarafından yapılacak bu talep hak düşürücü süreye tabidir. Bu sürenin geçmesi ile sadece itirazın kaldırılması istenemez; buna karşılık takip düşmez ve alacaklının kalan sürede, itirazın iptali davası açması mümkündür.

Gecikmiş itiraz durumunda, daha önceden borçlunun mallarına haciz konulmuşsa, alacaklının, mazeretin kabulü kararının tefhim veya tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde, icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını talep etmesi gerekir. Ayrıca, ihtiyati hacizde, ihtiyatî haczin uygulanmasından sonra, süresinde başlatılan genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itiraz edilirse, alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını talep etmesi gerekir. İcra mahkemesinin itirazın kaldırılması davası ya da talepleri hakkında verdiği kararlar maddi anlamda kesin hüküm oluşturmadığı için, eğer alacaklının bu talebi icra mahkemesi tarafından reddedilirse ve bir yıllık hak düşürücü süre henüz geçirilmemişse, alacaklı genel mahkemede itirazın iptali davası açabilir.

İtirazın Kesin Kaldırılması

Borçlunun borca itiraz etmiş olması hâlinde itirazın kesin kaldırılması yoluna başvurulur. Alacaklı icra mahkemesince haklı bulunursa itirazın kesin kaldırılmasına karar verilir ve bu sayede takibe devam edilerek haciz istenebilir. İtirazın kaldırılması davası ya da talebinin bir alt türü olan itirazın kesin kaldırılmasında alacaklının borçlunun kullanabileceği belgeler şunlardır:

  1. İmzası İkrar Edilmiş Adi Senet

Buradaki senet, adî bir senet olmalı, borç ikrarını içermeli; ayrıca söz konusu borç ikrarı, kayıtsız şartsız ve tek taraflı bir para borcuna ilişkin olmalıdır. Senet altında borçlunun imzası bulunmalı ve ayrıca bu imza borçlu tarafından ikrar edilmelidir. Borçlu imzaya ayrıca ve açıkça itiraz etmemişse, imzayı ikrar etmiş sayılır ve takip dayanağı belge, borca itirazda, imzası ikrar edilmiş senet olarak işlem görür. Sadece alacaklının imzasını ve ikrarını içeren belgeye dayanılarak itirazın kesin kaldırılması talep edilemez. Faturalar ve ticarî defterler, itirazın kaldırılmasında delil olarak kullanılmaz.

  1. Noter Senedi

Noter senetleri, düzenleme biçiminde olabileceği gibi onaylama şeklinde de olabilir. Düzenleme biçimindeki noter senedi, kayıtsız şartsız tek taraflı bir para borcu ikrarını içeriyorsa bu belge, zaten ilam niteliğindedir; ilamlı icraya konu edilir. Onaylama şeklindeki noter senedi, kayıtsız şartsız tek taraflı bir para borcu ikrarını içeriyorsa, itirazın kaldırılması davası yoluna başvurmak mümkündür. Bu türden noter senetlerinin altındaki imza inkâr edilse dahi bu inkâr takip bakımından bir sonuç doğurmaz, icra mahkemesinden yine de itirazın kaldırılması davası açılabilir. Çünkü icra mahkemesi, bu tür senetlerdeki sahtelik iddiasını inceleyemez.

  1. Resmi Dairelerin veya Yetkili Makamların Verdikleri Belgeler

Bu tür belgeler için imzanın ikrar edilmesine gerek yoktur; bunlar resmî dairelerce yetkileri dâhilinde ve usulüne uygun olarak verilmiştir. Ancak, söz konusu belgeler her hâlde, kayıtsız şartsız bir para borcunun ödenmesi gerektiği bilgisini içermelidir. Örneğin, aciz belgesi, kesin rehin açığı belgesi bu niteliktedir. Buna karşın, resmî dairelerin verdikleri makbuzlar veya ödendi belgeleri, İİK’nun 68. maddesi anlamındaki belgelerden değildir.

  1. Kredi Kurumlarının Düzenlediği Belgeler

Kredi sözleşmeleri ve bunlarla ilgili süresinde itiraz edilmemiş hesap özetleri ile ihtarnameler ve kredi kullandıran tarafından usulüne uygun düzenlenmiş olduğu diğer belge ve makbuzlar (belgeler zinciri), İİK’nun 68. maddesi anlamında belge sayılır.

Krediyi kullanan taraf, krediyi kullandıran tarafın on beş gün içinde noter aracılığıyla gönderilen hesap özetine tebliğinden itibaren bir ay içinde itiraz etmezse, hesap özetinin dayandığı belgelerde, kendisine ait imzaları da ikrar etmiş sayılır.

İtirazın Kesin Kaldırılması Yargılaması

İtirazın kaldırılması talebine ilişkin yargılama, basit yargılama usulüne göre yapılır. İnceleme duruşmalı olur. Taraflardan biri duruşmaya gelmez ve gelen de devam etmek istemezse veya her iki taraf da duruşmaya gelmezse hâkim, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verir. İspat yükü, alacaklıdadır; alacaklı önce alacaklı olduğunu ispat edecektir. Buna karşın borçlu, itirazında bildirmiş olduğu sebepler dışında, sadece alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılan itirazları ileri sürebilir.

Belge ile ispatı mümkün olmayan itirazlar icra mahkemesince itirazın kaldırılması davası içinde inceleme konusu yapılmaz. Bununla birlikte, belgeye bağlanması mümkün olmadığı için, borçlunun, icra dairesinin yetkisiz olduğu ve iflâsın kapanmasından sonra yeni mal iktisap etmediği hakkında yapmış olduğu itirazlar, belge göstermek zorunluluğu olmaksızın icra mahkemesince incelenir. İcra mahkemesi, itirazın kaldırılması talebi üzerine ya talebi kabul edip itirazın kaldırılmasına karar verir ya da alacaklının talebini reddeder. Bu kararlar, maddî anlamda kesin hüküm teşkil etmezler; sadece ilamsız icra takibi yönünden kesindirler.

İcra mahkemesi, itirazın esasa ilişkin nedenlerle kabulü üzerine ve talep hâlinde, borçluyu haksız çıktığı asıl alacağa ilişkin miktarın yüzde yirmisinden aşağı olmayacak bir tazminatı ödemeye mahkûm eder. Kesinleşen takip ile birlikte alacaklı artık borçlunun mallarının haczini isteyebilir. İtirazın kaldırılması davası reddedilirse artık alacaklı takibe devam edemez. Mahkeme, talebin esasa ilişkin nedenlerle reddi üzerine ve talep hâlinde, itiraza uğrayan asıl alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, alacaklıyı tazminata mahkûm eder.

İtirazın Geçici (Muvakkaten) Kaldırılması

Borçlu, ödeme emrine karşı süresi içinde alacaklının dayandığı senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerse alacaklı icra mahkemesinden itirazın geçici kaldırılmasını isteyebilir. İtirazın geçici kaldırılması talebi itirazın kesin kaldırılmasında olduğu gibi 6 aylık hak düşürücü süreye tabidir. Yargılama, basit yargılama usulüne göre ve duruşmalı olarak yapılır. İcra mahkemesi talebi incelerken imzayı incelemeye tabi tutar. İtirazın kaldırılması davası görülürken bilirkişi incelemesine başvurulabilmektedir.

Borçlu, icra dairesinin yetki çevresi içinde ödeme emrini tebliğ almışsa yapılacak duruşmada, bizzat hazır bulunmak zorundadır. Aksi hâlde, icra mahkemesi, başka bir inceleme yapmadan itirazın geçici kaldırılmasına ve borçlunun imzasını inkâr ettiği senetteki miktarın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm edilmesine karar verir. Buna karşılık, alacaklı duruşmaya gelmez ve borçlu da yargılamaya devam edilmesini istemezse veya alacaklı ve borçlu ikisi de duruşmaya gelmezse, dosya işlemden kaldırılır. İcra mahkemesi itirazın geçici kaldırılması talebini reddederse takibe artık devam edilmez. Ayrıca, borçlunun talep etmesi hâlinde, alacaklıyı takip konusu asıl alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmayan tazminata mahkûm eder.

İmzanın borçluya ait olduğunun tespiti durumunda veya borçlu duruşmaya gelmemesi halinde itirazının geçici kaldırılmasına karar verilir. Bu kararla birlikte borçlu, takip konusu asıl alacağın %10’u oranında para cezasına ve talep üzerine asıl alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmayan tazminata mahkûm edilir.

İcra mahkemesinin itirazın kaldırılması davası içerisindeki geçici kaldırma kararı ile birlikte hükmettiği %10 para cezası ve %20 tazminatın tahsil edilebilir hâle gelmesi için, borçtan kurtulma davasının sonuçlanmış olması gerekir. Kötü niyetle takibe sebep olan borçlu yargılama giderlerinden sorumlu olur. Alacaklı karar ile birlikte sadece geçici haciz isteyebilir. Bu hâlde, alacaklı, satış talebinde bulunamaz. Borçlu, bu kararla birlikte üç gün içinde yapacağı mal beyanı yükümlülüğünü yerine getirmelidir. Kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde borçlunun açacağı borçtan kurtulma davası ile geçici kaldırmanın kesin kaldırmaya dönüşmesini engelleyebilir.

Oretra