Miras Payının Devri ve Şartları

Miras payının devri ve şartları 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 677’nci ve devamı maddelerinde açıklanmıştır.

Miras Payının Devri

Miras payının devri, mirasın açılmasından önce ve sonra gerçekleştirilebilecektir. Miras bırakan sağken onun muhtemel mirasçısı tarafından mirasın açılmasından önce miras hakkı devir sözleşmesi akdedilebilecektir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 678’inci maddesinde miras bırakanın katılması veya izni olmaksızın bir mirasçının henüz açılmamış bir miras hakkında diğer mirasçılar veya üçüncü bir kişi ile yapacağı sözleşmelerin geçerli olmayacağı belirtilmiştir.

Miras bırakanın ölümünden sonra, mirasçılar arasında elbirliği mülkiyeti devam ederken mirasçılardan birinin payını devretmesi hali, mirasın açılmasından sonra fakat paylaşmadan önce yapılan miras pay devri sözleşmesi kapsamına girmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 677’nci maddesi uyarınca terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlı olacaktır.

Geçerlilik Şartları

Mirasın açılmasından sonra ve paylaşmadan önce devri için ilk olarak miras payını devreden kişinin mirasçı olması gerekmektedir. Devri gerçekleştirecek olan devreden mirasçı yasal ya da atanmış mirasçı olabilecektir. Vasiyet alacaklısı mirasçı sıfatına sahip olmadığından mirasın bırakılmasından doğan alacak hakkını yalnızca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183’üncü maddesinde yer alan alacağın devri maddeleri uyarınca devredebilecektir.

İkinci olarak miras bırakanın birden fazla mirasçısı bulunmalıdır. Tek bir mirasçı kalması halinde miras ortaklığı oluşmayacağından miras payı devri için sözleşme ilişkisi kurulması gerekmemektedir.

Mirasın açılmasından sonra ve paylaşmadan önce miras payı devri için üçüncü ve son geçerlilik şartı sözleşmenin şekil şartıdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 677’nci maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca miras payı diğer mirasçılardan birine devrediliyorsa devir sözleşmesinin yazılı olarak akdedilmesi gerekmektedir. Sözleşmenin yazılı olması ve taraflarca imzalanması yeterli olacaktır. Devredilenler arasında taşınmaz olması halinde dahi adi yazılı şekil yeterli olacaktır, kanun koyucu burada devir sözleşmesini hukuki sebep olarak görmektedir. Taşınmazın veya taşınmazların işbu devir sözleşmesi gösterilerek tapuda tescili mümkündür. Miras payının mirasçılardan başka üçüncü kişiye devredilmesi halinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 677’nci maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca sözleşmenin noterlikçe düzenleme şeklinde yapılması gerekmektedir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 678’inci maddesi uyarınca mirasın açılmasından önce miras hakkının devri için ilk olarak miras hakkını devreden kişinin muhtemel mirasçı olması gerekmektedir. Bu kişinin yasal ya da atanmış mirasçı olması önem arz etmemekte olup vasiyet alacaklısının ileride muhtemel mirasçı olma hali söz konusu olmadığından sözleşmede devreden taraf olamayacaktır. Yargıtay’ın[1] ilgili kararı uyarınca da miras hakkı mirasın açılmasından önce diğer mirasçı/mirasçılara veyahut üçüncü bir kişiye ivazlı ya da ivazsız olarak devredilebilecektir. Miras hakkının diğer bir mirasçıya devredilmesi halinde devir sözleşmesinin adi yazılı şekilde yapılması yeterli olacaktır, ancak devrin üçüncü bir kişiye yapıldığı hallerde sözleşme noterde düzenleme şeklinde yapılması gerekmektedir. Son olarak mirasın bırakılmasından önce yapılacak devir sözleşmesi ancak miras bırakanın katılması veya izni ile geçerliliğini kazanacaktır. Miras bırakan sözleşmeye katılsa dahi sözleşme yalnızca devreden ve devralanı bağlayacaktır. Miras bırakanın katılımı yalnızca sözleşmenin geçerli olmasını sağlamak adına gereklidir. Katılma beyanı şekle bağlı olmayıp miras bırakan bu beyanını kural olarak geri alamayacaktır. Kanun maddesinde yer alan “izin” ise onay anlamına gelmektedir. Sözleşme kurulduktan sonra miras bırakan onay verebilecektir.

Miras Payının Devri Sonuçları

Miras payının devri sözleşmesi miras açıldıktan sonra ancak mirasın paylaşılması gerçekleşene dek yapılabilecektir. Payın devrine yönelik sözleşmeler ivazlı ya da ivazsız olarak yapılabilecektir.

Sözleşmenin yazılı şekil şartına aykırı yapılması sözleşmeyi geçersiz kılacaktır.

Miras payını başka bir mirasçıya devreden mirasçı artık mirasın paylaşılmasına katılamayacaktır. Onun yerini miras payını devrettiği mirasçı alacaktır.  Miras payı kısmi olarak devrediliyorsa bu durumda devralan mirasçının payı devreden mirasçının devir sözleşmesiyle taahhüt ettiği oranda artacaktır. Devreden mirasçının mirasçılık sıfatını haiz olup miras ortaklığı içinde yer almaya devam edecektir.

Miras payının üçüncü bir kişiye devrolunması halinde üçüncü kişi, paylaşmaya katılmaya yetkili sayılmayacaktır. Üçüncü kişi yalnızca mirasçıya özgülenen pay neyse onun kendisine verilmesini isteme hakkı elde edecektir. Payı devralan kişi bu hakkını yalnızca mirasçılık payını devreden mirasçıya karşı kullanabilecektir. Miras payı devrine konu taşınır ise mülkiyetin devri, taşınmaz ise taşınmazın tapuda tescili talep edilecektir. Mirasçının bu talebi yerine getirmemesi halinde devralan mülkiyetin tescilini 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 716’ncı maddesi uyarınca hâkimden isteyebilecektir. Devreden mirasçı payı devralana temsil yetkisi vermişse devralan artık temsilci sıfatıyla hareket ederek mirasın paylaşılması talebinde bulunabilecektir. Paylaşma talebinde bulunulmasına rağmen mirasın paylaşılması gerçekleştirilmiyorsa devralan hâkime başvurarak paylaşmaya katılmak için bir kayyım atanmasını talep edebilecektir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 648’inci maddesi uyarınca açılmış mirasta bir mirasçının payını devralmış veya haczettirmiş olan ya da elinde mirasçıya karşı alınmış borç ödemeden aciz belgesi bulunan alacaklı, sulh hakiminden bu mirasçının yerine paylaşmaya katılmak üzere kayyım atanmasını isteyebilecektir. Miras payı üçüncü bir kişiye devredilse dahi devreden mirasçılık sıfatına bağlı hak ve borçlara sahip olmaya devam edecek, mirasçılık sıfatını kaybetmeyecektir.

Tereke borçlarından sorumlulukta miras payının diğer bir mirasçıya ya da üçüncü bir kişiye devri arasında bir ayrım yoktur. Payını devreden mirasçı kural olarak diğer mirasçılarla birlikte tereke borçlarından sorumlu olacaktır. Payı devralan üçüncü kişi ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 202’nci maddesi uyarınca devraldığı kısım gereği dereden mirasçıyla birlikte iki yıl boyunca sorumlu olacaktır. Miras payını devralan kişinin tek başına sorumluluğu ayrı bir sözleşmeyle açık ya da örtülü olarak kararlaştırılabilecektir.

Mirasın açılmasından önce yapılacak devir sözleşmelerinde miras bırakan sözleşmeye katılmaz veya miras bırakanın izni bulunmazsa artık sözleşme geçerli olmayacaktır. Sözleşmenin geçerli olmaması halinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 678’inci maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca daha önce yerine getirilmiş edimler geri istenebilecektir. Terekede devre konu olabilecek bir şey kalmadığı takdirde geri verme borcu doğmayacaktır.

Miras Payının Devrinin İptali

Miras payının devrinin iptali için 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan irade sakatlıkları gündeme gelecektir. Hata, hile, korkutma, muris muvazaası gibi hallerde miras payı devrine ilişkin sözleşmenin iptali ilgili mahkemeden talep edilebilecektir.

Miras payı devri sözleşmesinin konusunun içerisinde taşınmaz olması halinde tapudaki tescilin iptali de talep olunabilecektir.

Miras Payının Devri Zamanaşımı

Miras payının devri açısından öngörülmüş özel bir zamanaşımı düzenlemesi yoktur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146’ncı maddesi uyarınca her alacak on yıllık zamanaşımına tabi olacaktır. Miras payına ilişkin devir sözleşmesinde hak ve alacaklar 10 yıl süre ile talep edilebilecektir.

Yukarıda hukuki açıdan önem ihtiva eden miras payının devri ve şartları konusu genel bir çerçeveyle açıklanmıştır. Miras payının devri ve şartları konusu oldukça önemli ve hukuki danışmanlık alınması gereken başlıca konulardan biridir. Daha fazla bilgi ve danışmanlık için hukuk büromuzla iletişime geçebilirsiniz.

[1] Yargıtay 2.HD 26.11.1993 10646/11333

Oretra