Tasarrufun İptali Davası
Borçlunun alacaklının haklarını ihlal eden tasarruf işlemlerinin iptalini istemek için başvurulan dava yoluna tasarrufun iptali davası denir.
Tasarrufun İptali Davası Nedir?
Tasarrufun iptali davası, borçlunun hacizden/iflastan önce gerçekleştirmiş olduğu hukuken geçerli tasarruf işlemleri ile malvarlığından çıkardıkları üzerinden artık üçüncü kişiye ait olsa dahi alacaklıyı alacağı miktar üzerinden tatmin etmeyi amaçlamaktadır.
1241 sayılı İcra İflas Kanunu 277. Maddesi iptal davasından maksadın ilgili maddelerde yazılı tasarrufların butlanına hükmettirmek olduğunu belirtmiştir. Alacaklı bu kanunda yer alan ilgili maddeler uyarınca borçlunun tasarruflarıyla ilgili olarak üçüncü kişiye ait malvarlığı değerinin paraya çevrilmesini yetkili ve görevli mahkemeden talep edebilecektir. Alacaklının alacağını elde etmesi üzerine bakiye kısım, yine üçüncü kişiye verilecektir.
Bu dava mutlak değil, nispi niteliktedir. Nispi olmasından kasıt malın aynına ilişkin sonuç doğurmayan şahsi bir dava olmasıdır. Ayrıca borçlu tarafından yapılmış bu tasarruf işlemleri hukuka aykırı olmayan, özünde geçerli işlemlerdir. Muvazaa davaları ile tasarrufun iptali davaları karşılaştırıldığında muvazaa davalarında muvazaalı işlemden etkilenmiş olan davacı, bir bütün olarak davaya konu hukuki işlemin kesinlikle geçersiz olduğunu tespit ettirmektedir.
Borçlunun hacizden/iflastan önceki tasarruflarıyla ilgili olarak açılacak iptal davasında davanın kazanılması halinde hukuken geçerli olan işlem tamamen değil, alacaklının alacak hakkında zarar verdiği oranda iptale konu olacaktır. Buna ilişkin olarak tasarruf konusu mal sattırılacak ve elde edilecek olan bedel alacaklının haklarına tecavüz ettiği oranda alacaklıya geri verilecektir. Bu dava malın mülkiyetini borçluya geri vermeyecek, mülkiyetle ilgili bakiye kalan kısım yine üçüncü kişiye ait olacaktır.
Bu davayı açmak için birtakım özel dava şartlarının da sağlanması gerekmektedir. Bu şartlar;
- Alacaklının elinde muvakkat veya geçici bir aciz vesikası bulunmalıdır.
- İflas dairesi veya 1241 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 245. Maddesinde ve 255. Maddesinin 3. Fıkrasında yazılı haller olması halinde alacaklıların kendilerinin açması yeterli olacaktır.
Tasarrufun iptali davası açısından iptale tabi tasarruflar, borçlunun gerçekleştirmiş olduğu iradi işlemlerdir. Borçlunun üçüncü kişiyle gerçekleştirdiği kazandırıcı işlemlere tasarruf işlemleri denir. Burada şu ayrıma dikkat edilmelidir: Borçlunun üçüncü kişiyle yapmış olduğu borçlandırıcı işlemler iptal davasına konu edilemeyecektir. Bunun sebebi borçlandırıcı işlemlerin borçlunun malvarlığında azalmaya neden olmamasıdır.
1241 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 278 ila 280. Maddeleri arasında bu tasarruflar üç kategoriye ayrılacak şekilde sayılmıştır. Burada sayılanlar sınırlı sayıda değildir, tasarruf kavramı geniş yorumlanması gereken bir kavramdır. Mahkemenin somut olaya göre vereceği kararla ilgili olarak bazı tasarruf sebepleri de iptale tabi sayılabilecektir. Bu tasarruflar;
- İradi tasarruflar
- Aciz halindeyken yapılan tasarruflar,
- Zarar verme kastıyla yapılan tasarruflar
Olarak sayılmıştır.
1241 sayılı İcra İflas Kanunu madde 278 uyarınca alışılmış hediyeler hariç olmak üzere, hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması sebebiyle borçlunun haciz/aciz/iflastan evvel en erken iki yıl içerisinde yapmış olduğu ivazsız tasarruflar iptale tabi olacaktır. Alışılmış hediyelere örnek olarak borçlunun yakınının düğününde kendisine çeyrek altın hediye etmesi verilebilir.
Yine madde 278’de sayılan ivazlı bazı işlemler de ivazsız hukuki işlemlerle eşdeğer görülmüştür. Bunlar görünüşte ivazlı işlemler olarak;
- Karı-koca ile usul ve füru, sıhren üçüncü dereceye (bu derece dahil olmak üzere) kadar olan hısımlar, evlat edinenler ile evlatlık arasındaki ivazlı tasarruflar,
- Borçlunun bir akitle borçlanması sonucunda kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak çok aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler,
- Borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine kaydı hayat şartıyla irat veya intifa hakkı tesis ettiği sözleşmeler ve ölünceye kadar bakma sözleşmeleri
Belirtilmiştir.
Kanun iradi tasarruflar başlığı altında aciz halinde yapılan tasarrufları da iptale konu tasarruflar altında sınıflandırmıştır. 1241 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 279. Maddesi acze konu tasarrufları şu şekilde sınıflandırmıştır:
- Mevcut bir borç için verilmiş rehinler,
- Vadesi gelmemiş borç için yapılmış ödemeler,
- Para veya çek gibi alışılmış ödeme araçları dışında yapılmış ödemeler,
- Kişisel hakların kuvvetlendirilmesi için tapuya verilen şerhler.
Yukarıda sayılmış olan iptale konu nedenler; borçlu tarafından haciz, aciz veya iflastan en erken bir yıl içerisinde gerçekleştirilmişse tasarrufun iptali davası gündeme gelecektir. Madde 279’da sayılan iptal sebeplerinden birinin gerçekleşmesi halinde borçlu ile işlem yapan üçüncü kişi bu durumu bilmiyor veya bilebilecek durumda olmadığını ispat ederse iptal davasının sonuçlarından kurtulabilecektir.
Zarar verme kastıyla yapılan tasarruflar, 1241 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 280. Maddesinde sayılmıştır. Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yapmış olduğu tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarruf iptal edilebilecektir. Burada diğer bir şart, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde alacaklılar tarafından borçlu aleyhine haciz veya iflas talebinde bulunulmuş olunmasıdır.
Burada borçlunun alacaklılara zarar verme kastı davacı alacaklı ya da iflas dairesi tarafından ispatlanmalıdır. Kanun koyucu ispatın zorluğu sebebiyle kanunda alacaklı lehine birtakım karineler öngörmüştür. Bu karineler:
- Üçüncü şahıs borçlunun, karı veya kocası, usul veya füruu ile üçüncü dereceye kadar (bu derece de dahil olmak üzere) kan ve sıhri hısımları, evlat edineni veya evlatlığı ise borçlunun acz halini ve alacaklılara zarar verme kastını bildiği varsayılır. Üçüncü kişi bu karinenin aksini ispat ederse iptal kararı verilmeyecektir.
- Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari malların tamamını veya önemli bir kısmını devir veya satın alan ya da bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılara zarar verme kastını bildiğini ve borçlunun da bu hallerde zarar verme kastıyla hareket ettiği varsayılır. Bu karine borçlu ve üçüncü kişinin tasarrufun iptali davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel yazılı olarak bildirilmesiyle veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların öğrenmesini temin edecek şekilde uygun araçlarla ilan olduğunu ileri sürerek bu karineyi çürütebilecektir.
Tasarrufun İptali Davası Yetkili Mahkeme
Tasarrufun iptali davasında görevli ve yetkili mahkeme genel hükümlere göre tayin edilecektir. Bu davada taraflar arasındaki ilişki uyarınca asliye hukuk mahkemeleri görevli olacaktır. İptal davası hacizde istihkak davasına karşı açılmışsa, istihkak davasına bakan icra mahkemesi iptal davasına da bakmakla görevli ve yetkili sayılacaktır.
Yetki açısından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 5.maddesi dikkate alınacaktır. Genel yetki kuralına göre diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu kanundaki genel hükümlere tabi olacaktır. Genel yetkili mahkeme ise, davalı borçlu gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.
Tasarrufun İptali Davası Harç
İptal davası aynı bir dava olmadığından harç, takip konusu alacak miktarı ile takip konusu alacak miktarı ile -eğer kati aciz belgesi düzenlenmiş ise aciz belgesindeki miktar ile- iptali istenen tasarrufun, tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer hangisiyse bu değer iptal davasında dava değeri olarak belirlenecektir.
Tasarrufun İptali Davası Hak Düşürücü Süre
İptal davasında zamanaşımı süresi yoktur. Bu dava, şahsi dava niteliğinde olduğundan bu davanın açılması hak düşürücü sürelere tabi kılınmıştır.
İvazsız tasarrufları konu alan tasarruf iptallerine ilişkin açılacak davada hak düşürücü süre 2 yıldır. Bu süre haciz tarihinden, haczedilecek mal bulunmaması dolayısıyla acze düşmeden veya iflasın açılmasından itibaren geriye sayılan 2 yıllık süredir.
Aciz halinde yapılan tasarrufların iptalinde hak düşürücü süre 1 yıldır. Bu bir yıllık süre; hacizden, haciz tutanağının tutulmasından veya iflasın açılmasında önceki 1 yıllık süre içerisinde aciz halinde yapılmış tasarruf işlemlerini kapsayacaktır.
Borçlunun zarar verme kastıyla hareket ettiği hallerde hak düşürücü süre 5 yıldır. Borçlunun zarar verme kastı ile yaptığı devri takiben 5 yıl içerisinde görevli ve yetkili mahkemede iptal davası açılmalıdır.
Yukarıda hukuki açıdan önem ihtiva eden tasarrufun iptali davası konusu genel bir çerçeveyle açıklanmıştır. İptal davasına konu tasarruflar, bu tasarrufların şekli, şartları ile iptal davasında harç ve hak düşürücü süreler hususu oldukça önemli ve hukuki danışmanlık alınması gereken başlıca konulardan biridir. Daha fazla bilgi ve danışmanlık için hukuk büromuzla iletişime geçebilirsiniz.