Meslek Hastalığı Nedeniyle Tazminat Davası
Meslek hastalığı nedeniyle tazminat davası açılabilmesi için öncelikle şartları 5510 Sayılı Kanun uyarınca öngörülen hastalık veya engel halin; işçinin çalışmış olduğu sigortalı işin niteliğinden kaynaklanmış olması şartı aranmıştır. Buna göre sigortalı işçinin mesleği nedeniyle maruz kaldığı hastalık veya mesleki riskler sonucunda karşı karşıya kaldığı ve işgücünde yaşadığı kayıplar için maddi ve manevi olarak tazminat isteme hakkı veren meslek hastalığı nedeniyle tazminatı davası açılabilmesi için gerekli şartlar kanunda belirtilmiştir.
Meslek hastalığı nedeniyle tazminat davası; özellikle uzun süre aynı işi yapmış olan sigortalı işçilerin, yürütülen faaliyetler sonucunda süreklilik taşıyan bu işler nedeniyle maruz kaldıkları işgücü kayıpları ile yakalandıkları meslek hastalıklarının maddi ve manevi kayıplarını en aza indirgeyebilmek için; işçiyi koruma amacıyla tanınmış bir haktır. Bir maddi ve manevi tazminat davası türü olan bu dava ile mesleki risk sonucunda meydana gelen zararın işçi üzerindeki maddi ve manevi etkisinin mümkün olduğunca azaltılması amaçlanmıştır.
Meslek Hastalığı Tanımı
Meslek hastalığı tanımı 5510 Sayılı Kanunu’nun 14. maddesinde yapılmıştır. Kanun maddesine göre meslek hastalığı tanımı; muzdarip olunan sürekli ya da geçici hastalığın çalışılan işin doğrudan veya dolaylı bir sonucu olarak gerçekleşen ruhsal veya bedensel engel hali olarak yapılmıştır. Bu bağlamda meslek hastalığı tanımı yapılırken hastalık yahut engel halinin “sigortalının çalıştığı işin bir sonucu olması” şartı aranmıştır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere ruhsal bedensel bir rahatsızlığın meslek hastalığı olarak nitelendirilebilmesi, işin görülmesi için gerekli faaliyetlerin yürütülmesi sırasında gerçekleşmiş yahut bu amaçla gerçekleşen faaliyetlerden kaynaklanmış olmalıdır. Meslek hastalığına yakalanan işçilerin iş mahkemeleri ya da iş mahkemesi olmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerinde bir tespit davası açarak hastalık ya da engel hallerinin “meslek hastalığı” olup olmadığının belirlenmesini talep etmesi gerekmektedir.
Meslek Hastalığının Şartları
Meslek hastalığı tanımı yapılırken de belirtildiği üzere; işçinin geçirdiği her rahatsızlık ya da hastalık için tazminat hakkı doğmamakta, sadece kanunda yapılan tanımdan yola çıkılarak aranan şartların varlığı halinde işçinin meslek hastalığı nedeniyle tazminat davası açma hakkı doğmaktadır. Bu bakımdan meslek hastalığının şartları; meslek hastalığı tanımı yapılmış olan 5510 Sayılı Kanunun 14.maddesinden çıkarılmaktadır. Sigortalı işçinin maddi ve manevi tazminat davası açabilmesi için kümülatif olarak dört şartı taşıyor olması gerekmektedir. Bu şartlar;
-
İşçi Olma Şartı:
Meslek hastalığı nedeniyle tazminat davası açma hakkı ilgili kanun maddesine göre “sigortalı işçilere” tanınmış bir hak olup, İş Kanunu işverene bir iş sözleşmesi ile bağımlı olarak iş gören gerçek kişiler kastedilmiştir. Sigortalı ibaresinin eklenmesi, işçinin meslek hastalığının tespiti açısından kolaylık arz etmekte olup sigortasız işçiler ise tespit için dava açmaları ve hastalığın meslek hastalığı olduğunun onaylanması durumunda tazminat davası hakkı kazanabilmektedirler.
-
Hastalığın İşin Görülmesi-Yürütülmesi Sırasında Gerçekleşmiş Olması:
Tanımlanan ve maddi manevi tazminat davasına konu edilen hastalığın meslek hastalığı olarak nitelendirilebilmesi için hastalığın, sigortalı işin görülmesi sırasında ve buna ilişkin faaliyetlerin yürütülmesi sırasında ya da bu nedenle sonradan meydana gelmiş olması gerekmektedir. Bu bakımdan işçinin her türlü hastalığının meslek hastalığı nedeniyle tazminat davası için konu edilebilmesinin mümkün olmadığı açıktır.
-
Süre Şartı:
Mesleğin icrası sırasında ya da sonrasında maruz kaldığı mesleki risk nedeniyle hastalığa yakalanan sigortalı işçinin maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı bulunmaktadır.
-
Hastalığın “Meslek Hastalığı” Olarak Belirlenmiş Olması Şartı:
Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Yönetmeliği ve Tüzüğü’nde mesleğini yürütürken iş gücü kaybına uğrayan ve meslek hastalıklarına yakalanan işçilerin nitelendirilmesine ilişkin detaylar düzenlenmiştir. Buna göre bir işçinin meslek hastalığı nedeniyle tazminat davası açabilmesi için hastalığın bu yönetmelikte belirlenmiş hastalıklardan olması gerekmektedir. Yönetmelikte yer verilmemiş olup meslek hastalığı olarak nitelendirme yapılması muhtemel durumlar için ise Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu yetkili kılınmıştır.
Meslek Hastalığı Nedir ve Nasıl Tespit Edilir?
Meslek hastalığı nedir sorusunun cevabı ilgili yönetmeliğin 5.maddesinde verilmiştir. Buna göre hastalıklar genel bir sınıflandırılmaya tabi tutulmuş olup aynı yönetmeliğin hastalıkların derecelendirilmesine ilişkin cetvellerinde ise bu hastalık nedeniyle karşı karşıya kalınan işgücü kayıpları ve oranlarına göre bir ayrım daha yapılmıştır. Başlıca meslek hastalığı grupları ise; baş, göz, kulak, yüz, boyun, göğüs, omuz ve kol, el, omurga, karın, pelvis, metabolizma ve hematolojik hastalıklar olarak sayılmıştır[1]. Bu temel sınıflandırma sonrasında ise A Cetvelinde bu hastalık grupları ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Meslek hastalığı olduğu öngörülen hastalığın bu cetvele göre incelenip tespit edilmesi gerekmektedir.
Meslek hastalığının tespiti konusunda işçinin hastalığa ilişkin hali vakit geçirmeksizin, en geç 3 iş günü sonunda meslek hastalığı bildirgesi aracılığıyla kuruma bildirimde bulunması gerekmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun gerekli inceleme ve teftişleri yapması ve oluşan hastalığın ya da engel halinin meslek hastalığı şartlarını haiz olup olmadığı konusunda kanaat getirmesiyle birlikte meslek hastalığı ve işgücü kaybı tespit edilmiş olacaktır. İşgücü kaybının tespitinin doğru yapılması işçinin meslek hastalığı nedeniyle tazminat davası sonucunda alacağı maddi ve manevi tazminat miktarının doğru belirlenmesi açısından en önemli kıstastır. Bu nedenle doğru tespit işçi için oldukça önemlidir. SGK Sağlık Kurulu tarafından yapılacak tüm bu tespit sürecine ilişkin itirazlar Ankara’da bulunan SGK Yüksek Sağlık Kurulu’na yapılmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu’na bağlı Yüksek Sağlık Kurulu’nun bu itirazlara karşı vereceği kararlar ise kurum açısında bağlayıcılık arz etmekle birlikte ilgililer açısından ise dava edilebilir niteliktedir. Dava yoluyla itiraz edilmesi durumunda Yargıtay 21.Hukuk Dairesi’nin bir kararına[2] göre bu itiraza ilişkin inceleme ve gerekli raporların düzenlenip irdelenmesi Adli Tıp Kurumu’na bırakılmıştır.
Öte yandan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun, işçinin meslek hastalığı iddiasıyla başvurduğu halin meslek hastalığı olarak nitelendirilmemesi yahut işçinin sigortalı çalışan olmaması hallerinde bu hastalıkların meslek hastalığı olup olmadığı hususuna ilişkin tespit iş mahkemelerinde ya da iş mahkemeleri bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerinde açılacak tespit davasıyla tespit ettirilmektedir. Meslek hastalığı nedeniyle tazminat davası; tespit davasının ardından açılması gereken bir dava türüdür.
Meslek Hastalığı Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası Kapsamı ve Zamanaşımı
Meslek hastalığı nedeniyle tazminat davası, işçi tarafından açılacak ve işverenin davalı olacağı, Türk Borçlar Hukuku m.146 uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olan bir tazminat davası türüdür. Maddi tazminat davasında bedensel zarar ya da hastalık neticesinde işçinin uğradığı ve yoksun kaldığı maddiyat göz önünde bulundurulmaktadır. İşçi ve işverenin kusur oranları, varsa işçinin maluliyet oranı ve de işçinin en son aldığı maaş miktarı göz önünde bulundurularak maddi tazminat miktarı belirlenmektedir. Bunlar dışında ise işçinin ölümüyle sonuçlanan durumlarda işçinin yakınları ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler destekten yoksun kalma tazminatı için maddi tazminat davası açabilme hakkına sahiptir.
Manevi tazminat, Borçlar Hukuku hükümlerine göre kişilik haklarına zarar gelen; vücut ve ruh bütünlüğü bozulmuş, yaşam hakkı zarar görmüş kişilerin talep edebileceği bir tazminat türüdür. 13 Aynı zamanda yine işçinin ölümüyle sonuçlanan durumlarda birinci derece yakınları işçinin ölümü nedeniyle duyduğu üzüntü nedeniyle manevi tazminat davası açabilecektir. Meslek hastalığı nedeniyle tazminat davası iş mahkemelerinde görülmekte olup bu konuda deneyimli bir avukat tarafından temsil edilmeniz hak kayıplarını en aza indirgemeniz ve hukuki anlamda doğru adımlar atmanız bakımından yararlı olacaktır.
[1] Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Yönetmeliği m.5
[2] Y21HD, K.2015/15051.