İtirazın İptali Davası
İtirazın iptali davası, icra iflas hukukunda, borçluya karşı başlatılmış olan yasal ilamsız takip sırasında borçlunun itiraz etmesi üzerine alacaklının açabileceği davalardan biridir. İtirazın iptali davası genel mahkemelerde açılan ve genel hükümlere göre sonuçlanan bir dava türüdür. Alacaklının icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilmesi için elinde İcra İflas Kanunu m.68 uyarınca belirlenen belgelerden biri olması gerekmektedir. Belgeye sahip alacaklı itirazın iptali davası açma ya da itirazın kaldırılması yoluna başvurma hakkına sahiptir. Elinde kanun hükmü uyarında belirlenmiş ve sınırlı sayıdaki belgelerden herhangi biri bulunmayan alacaklı yönünden başvurulabilecek tek yol, itirazın iptali davasıdır.
İtirazın İptali Davası Açma Süresi
İtirazın iptali davası, alacaklı tarafından açılacak yani davacısının alacaklı, davalısının ise borçlu olduğu ve 1 yıllık süreye tabi bir davadır. Süre itirazın alacaklıya tebliği ile başlamakta olup hak düşürücüdür. Takip konusu alacak için anılan süreden sonra açılan eda davası da geçerlidir; ancak bu dava bir yıllık süreden sonra açıldığı için itirazın iptali davası olarak nitelendirilemeyip takip hukukuna özgü sonuçları da doğurmayacaktır. Yani bu dava sonucunda itirazın iptali davasında olduğu gibi icra inkâr tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir. İcra hukukunda istisnai bir durum olan gecikmiş itiraz durumunda, daha önceden borçlunun mallarına haciz konulmuşsa, alacaklının, mazeretin kabulü kararının tefhim veya tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde, genel mahkemede itirazın iptali davası açması gerekmektedir.
İhtiyatî hacizde, ihtiyati haczin uygulanmasından sonra, süresinde başlatılan genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itiraz edilirse, alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde genel mahkemede itirazın iptali davası açması gerekir. Bu davanın davacısı, takip alacaklısı; davalısı ise takibe itiraz eden takip borçlusudur. İtirazın iptali davasında davacı alacaklı, borçlunun itirazının iptaline ve takibin devamı ile davalının inkâr tazminatına mahkûm edilmesini talep eder.
İtirazın İptali Davası Görevli Mahkeme
İtirazın iptali davası görevli mahkeme ve yetkili mahkemenin tespiti genel hükümlere göre yapılmaktadır. İtirazın iptali davası, öncelikle bir alacak davası olduğu için, takip konusu alacağa ya da bir diğer adıyla maddi hukuka ilişkin olmayan, doğrudan doğruya icra takibi hakkına yani takip hukukuna ilişkin olan itirazların, tek başlarına ileri sürülmesi durumunda, alacaklı itirazın iptali davası açamaz, sadece itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurabilir.
İtirazın iptali davası görevli mahkeme tespitinin genel hükümlere göre görülmesi; alacağın türüne göre görevli mahkemenin belirlenmesi anlamına gelmektedir. Şöyle ki; en genel tanımıyla itirazın iptali davalarında asliye hukuk mahkemeleri görevlidir. Dava konusu alacak işçi alacağı ise bu dava iş mahkemelerinde, ticari alacak ise ticaret mahkemelerinde görülecektir. Davanın görüleceği yetkili yer mahkemeleri ise yine genel hükümler uyarınca belirlenmektedir. Bu anlamda yetkili mahkeme; davalının ikametgah yeri mahkemesi; dava konusu sözleşmeden kaynaklanıyorsa sözleşmenin ifa edildiği yer mahkemesi, haksız fiil nedeniyle yapılan bir takipten kaynaklanıyorsa da buna ilişkin yetki kuralları uygulanarak belirlenecek olan mahkeme yetkili olacaktır.
Yargılama Usulü ve Mahkeme Kararının Sonuçları
Alacaklı, alacaklılığını ispatlamak yönünden, itirazın kaldırılması yolundan farklı olarak İcra İflas Kanunu’nun 68. maddesindeki belgelerle sınırlı değildir. İtirazın iptali davasında borçlu, ödeme emrine karşı bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı değildir; itirazında ileri sürmediği diğer tüm itiraz sebeplerini bu aşamada ileri sürebilir. Borçlunun borcu olduğu sonucuna varılırsa ödeme emrine yapılan itirazın iptaline karar verilir.
İtirazın iptali davasının takip hukukuna özgü diğer sonuçlarına gelince:
- İtirazın iptali davası kabul edildiğinde; alacaklı, durdurulan takibin devamını ve haciz işlemlerine başlanmasını icra dairesinden talep edebilir.
- Borçlunun üç gün içinde mal beyanında bulunması (kararın tebliğinden itibaren) gerekir.
- İtirazın iptali davası kabul edilirse, talep hâlinde, takibe konu edilip de haksız itiraza maruz kalan asıl alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere borçlu, icra inkâr tazminatına mahkûm edilir.
İcra İflas Kanunu’nda öngörülen icra inkâr tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır. İcra inkâr tazminatı esasen borçluları alacağın tahsilini geciktirmek amacıyla yaptığı itirazdan caydırmaktır. Bu bağlamda;
- İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için geçerli bir ilamsız takibin bulunması ve bu takipte süresinde yapılan itiraz üzerine usulüne uygun olarak süresinde açılan bir itirazın iptali davası olması gerekir.
- İcra inkar tazminatına mahkum olurken; borçlunun itirazında haksız sayılabilmesi için, takip konusu alacağın likit (belirli, belirlenebilir) olması gerekir. Yani borçlu, gerçekten de borçlu olup olmadığını veya borcun miktarını bilebilecek durumda ise itirazın iptali davasının kabulü yani borçlunun itirazındaki haksızlığının tespiti üzerine ayrıca bir de icra inkar tazminata hükmedilecektir. Takip konusu yapılan alacak, örneğin haksız fiilden kaynaklanıyorsa borç miktarının kesin olarak bilinmesi mümkün değildir. Likit olmayan bir alacak için yapılan takibe itiraz eden borçlu, itirazın iptali davasını kaybetse de aleyhine icra inkâr tazminatı hükmedilmez.
- İcra inkâr tazminatı tespit edilirken asıl alacak miktarı hükme esas alınmaktadır. Birlikte işlemiş olan ve asıl alacağa eklenen0020faizin dikkate alınmayacağı açıktır.
İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun kötü niyetle hareket etmesi ve bu şekilde borca itiraz etmesi gerekmektedir. Borçlunun takibe bizzat itiraz etmesi gerekmez, borçlu vekili aracılığıyla da itiraz etmiş olabilir. Bunun dışında borçlunun itirazının alacaklıya zarar vermiş olması şartı da bulunmamaktadır. Ancak itiraz edenin borçlunun velisi, vasisi veya mirasçısı olması durumunda borçlu hakkında tazminata hükmedilebilmesi için kötü niyet aranmaktadır.
Yapılacak yargılama sonucunda takip konusu alacağın mevcut olmadığı sonucuna varılırsa itirazın iptali davası reddedilecektir. Kararın kesinleşmesi ile ilamsız icra takibi de iptal edilir. Bu karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmektedir. Davanın reddi ile borçlunun haklılığı ve borcun var olmadığı kabul görmüş olur. Alacaklı, takibinde haksız ve kötü niyetli ise borçlunun talebi halinde asıl alacağa ilişkin reddedilen miktarın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir.
İtirazın iptali davası açma süresi içinde davayı açan alacaklı lehine hükmedilecek icra inkar tazminatı ve kötü niyet tazminatı dava dilekçesindeki talebe bağlıdır. Yani alacaklı olarak davacısı olduğunuz bu davada yukarıdaki iki tazminata ilişkin talebiniz olmadığı takdirde mahkeme resen yani kendiliğinden bu tazminatlara hükmetmeyecek, dolayısıyla alacaklı olarak hem alacağınıza vaktinden geç ulaşmış hem de buna yönelik herhangi bir hak da talep etmemiş olacaksınız. Bu sebeple titizlikle yürütülmesi gereken bir süreç olan itirazın iptali davasında haklarınızın gözetilmesi ve kayıp yaşamamanız adına alanında yetkin bir icra avukatı ile çalışmanızda büyük fayda olacaktır. İtirazın iptali davası açmanın itirazın kaldırılması yoluna başvurduktan sonra da gidilebilecek bir yol olduğunu hatırlatma fayda vardır. İtirazın kaldırılması talebinin reddi ile karşı karşıya kalmış olan kişilerin bir yıllık itirazın iptali davası açma süresini geçirmemiş olmaları kaydıyla genel mahkemede itirazın iptali davası açılabilir. Ayrıntılı olarak açıkladığımız itirazın iptali davası, süreç ve sonuçları hakkında daha ayrıntılı bilgi alabilmek için iletişime geçebilirsiniz.