İsim Değiştirme Davası
İsim ve soy isim, kişiyi tanımlayan, onu başka kişilerden ayırt etmeye yarayan kelimelerdir. Bu kelimeler, kişinin toplum içinde nasıl anılacağını belirler. Bu nedenle isim ve soy ismin yanlış yazılmış olması, kişiyi toplum içinde utandıracak, gülünç, yanlış anlaşılmaya müsait niteliklere sahip olması, kişi üzerinde büyük strese yol açabilmektedir. Bu sebeple Türk Medeni Kanunu’nun ada ilişkin 27. Maddesinde, kişinin haklı bir sebebe dayanarak isim değiştirme davası açabileceği düzenlenmiştir. İsmin ya da soy ismin tamamen değiştirilmesi ancak mahkeme kararı ile olur. Ancak 6 Aralık 2022 tarihine kadar isim ya da soy isim yazılırken yapılan yazım hataları, il ve ilçe idare kuruluna yapılacak başvuru ile bir kereye özel değiştirilebilmektedir.
Yazım hatası dışında, ismin ya da soy ismin olumsuz anlamından dolayı değiştirilmek istemesi halinde isim değiştirme davası açılması gereklidir. İsim değiştirme davasının hızlı sonuçlanması ve haklı görülmesi için bir avukat ile çalışılması yerinde olacaktır. Velayet sahibi ebeveynler de çocuğun yüksek yararının söz konusu olduğu durumlarda isim değiştirme davası açabilme hakkına sahiptir.
İsim Değiştirme Davası Hangi Durumlarda Açılır?
İsim değiştirme davası, kişinin isminden ya da soy isminden dolayı toplum içinde zor durumda kaldığı, bunları değiştirmek için haklı sebebe sahip olduğu her durumda açılabilmektedir. Kişiler isimlerinin yanı sıra, gerekli hallerde soy isimlerinin de değiştirilmesi için dava açabilmektedir. Örneğin toplumsal hayatta ve iş hayatında eski eşinin soy ismi ile tanınan kadınlar, boşandıktan sonra da bu ismi kullanmak içim mahkemeye başvurabilir. Aynı şekilde, toplumda bu isimle tanındığı için evlendikten sonra eşinin soyadı ile birlikte değil, yalnızca kendi bekarlık soyadını kullanmak isteyen, isminin değişmesini istemeyen kadınların da isim değiştirme davası açması mümkündür.
İsim değiştirme davasının açılması için en yaygın sebep, kişinin isminden ötürü toplum içinde zorluk çekmesi ve utanç duyulacak durumlara düşmesidir. İsmin yazılışının ya da okunuşunun zor olması, genel ahlaka aykırı anlamlar taşıması gibi nedenler de isim değiştirme davası için haklı neden oluşturabilmektedir. Kimi isimler, Türkiye’de olmasa da yurt dışında orada yaşayan kişi için zorluk çıkarabilir ve hayatını sürdürmesini zorlaştırabilir. Örneğin ülkemizde sıklıkla kullanılan ve olumsuz bir anlama sahip olmayan Işıl ismi, yurt dışında Isil olarak yazılmakta ve ülkemizde IŞİD olarak bilinen terör örgütü için bir kısaltma olarak kullanılmaktadır. Bu durum vize başvurularında ya da yurt dışında yaşamlarını sürdürürken adı Işıl olan kimselere zorluk çıkarmaktadır. Bu nedenle özellikle son dönemde yurt dışında yaşamak ya da eğitim görmek isteyen Işıl isimli kimseler, sıklıkla isim değiştirme davası açmaktadır. Benzer biçimde ülkemizde cesur, yürekli kimse anlamına gelen ve pozitif çağrışımlar yapan Mert ismi, Fransızca argoda kullanılan dışkı kelimesi ile çok benzeşmektedir. Bu nedenle yaşamını Fransa’da sürdüren ve ismi ya da soy ismi Mert olan kişiler sıklıkla isim değiştirme davası açma yoluna gitmektedir.
Aile içinde doğan husumetlerden dolayı da kimi zaman isim ya da soy isim değişikliği için dava açılabilmektedir. Aileden bir kimsenin utanç verici bir suç işlemesi nedeni ile soy isim değişikliğine ilişkin dava açılabilmektedir. Aynı şekilde aile büyüklerinin işlediği suçlardan ya da negatif başka davranışlardan dolayı aynı ismi taşımak istemeyen genç aile üyeleri de isim değiştirme davası açma yoluna gidebilmektedir.
Yazım yanlışı içeren isimler, yeni çıkan Kararname ile 2023 yılının Aralık ayına kadar, mahkeme kararına gerek kalmaksızın yapılacak başvuru ile düzeltilebilmektedir.
İsim Değiştirme Davası Nasıl Açılır?
Toplumda isim değiştirme davasının ana babaya karşı açılacağı gibi yanlış bir algı oldukça yaygındır. Oysa bu dava, kişinin nüfus kaydında değişiklik yapılmasına ilişkin bir davadır. Bu nedenle davanın Nüfus Müdürlüğüne yöneltilmesi gereklidir. İsim değiştirme talebi, çocuğun üstün yararının bulunduğu durumlar hariç, ancak kişinin kendisi tarafından bizzat ya da vekil aracılığı ile yapılabilmektedir. Bu dava, kişinin yerleşim yerindeki Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmalıdır.
Dava açılırken dayanılan haklı sebeplerin gösterilmesi gereklidir. Eğer isim bariz biçimde gülünç ve genel ahlaka aykırı ise, bu sebebin belgeye dayandırılmasına gerek yoktur. Kişinin çevresinde başka bir isimle tanındığına dair tanık beyanları da delil olarak kullanılabilmektedir. Delil ve belgelerin en iyi biçimde düzenlenmesi ve en hızlı şekilde sonuç alınabilmesi için bir avukatla çalışılması tavsiye edilmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun 27. Maddesine göre, isim değişikliğinden zarar gören kimse kararın verilmesinin ardından bir yıl içinde mahkemeye başvurabilir. Üçüncü kişilerin bu haktan yararlanabilmesi için, isim değişikliğinin ilan edilmesi gereklidir. İsim değiştirmeye ilişkin olumlu hakim kararı alındıktan sonra, karar Basın İlan Kurumu tarafından ilan edilir. İlan, gazete ilanı biçiminde ya da internet üzerinden yapılabilmektedir. İlanın mahkemeye ulaştırılmasının ardından mahkeme, karar ve ilanı Nüfus Müdürlüğüne iletir. Daha sonra kişi birkaç hafta içinde yeni kimlik kartını alabilir. Soyadı değişikliğinde kişinin eşinin ve ergin olmayan çocuklarının da soyadına ilişkin nüfus kaydı değiştirilir.
İsim Değiştirme Davası Ne Kadar Sürer?
İsim değiştirme davası ne kadar sürer sorusu, genellikle bu davayı açmak isteyen kimselerin avukatlarına sordukları ilk sorulardan biridir. Bu sorunun cevabı, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin iş yoğunluğuna göre değişmektedir. Ancak bu davalar genellikle tek celse sonunda sonuçlanmaktadır. Bu nedenle genellikle davanın sonuçlanması ve yeni kimlik kartı alınması için gereken süre 2 ile 4 ay arasında değişiklik göstermektedir.
İsim değiştirme davası bir avukat aracılığı ile açıldığı takdirde daha çabuk sonuca ulaşmaktadır. Davanın doğru mahkemeye, doğru deliller ile temellendirerek açıldığı takdirde, çok daha kısa sürede sonuç alınabilecektir.
İsim Değiştirme Davası Yargıtay Kararları
Küçükler için soy isim değişikliği konusu, pek çok farklı davaya konu olmuştur. Yargıtay, güncel bir kararında, annenin çocuğun soyadının kendi bekarlık soyadı ile değiştirilmesine ilişkin talebini kabul etmiştir. Yargıtay kararında, velayet hakkının tek başına annede bulunmasının çocuğu soy adını değiştirme yetkisini anneye sağlamadığını, ancak çocuğun üstün yararının söz konusu olduğu hallerde böyle bir değişiklik yapılabileceğini belirtmiştir. Somut olayda baba ile çocuk uzun zamanda görüşmemektedir, çocuğun ifadesine ve uzman görüşlerine göre anne ve çocuğun farklı isimlerinin olması çocuk için günlük hayatta zorluk çıkarmaktadır. Çocuk, okulda arkadaşları tarafından bu farklılıktan dolayı alay konusu olduğu yönünde ifade vermiştir. Bu nedenle Yargıtay, çocuğun üstün yararını gözeterek soy isminin annesini soy ismi ile değiştirilmesini uygun bulmuştur. ( Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, E. 2021/1042, K. 11.3.2021 )
Ancak annenin çocuğun soy isminin değiştirilmesine ilişkin taleplerinin kabul görmediği bazı kararlar da bulunmaktadır. Örneğin Yargıtay bir başka güncel kararında velayet hakkı sahibi olan ikinci evliliğini yapmış annenin, çocuğunun kendisi ve ikinci evlilikten olan kardeşleri ile aynı soyadını taşımasına ilişkin talebini, çocuğun üstün yararı bulunmadığı gerekçesi ile reddetmiştir. Yargıtay’ın söz konusu başka bir erkeğin soyadı olduğu takdirde çocuğun soyadının değiştirilmesine ilişkin daha katı bir tutum takındığı görülmektedir. ( Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2020/2199, K. 2020/3166 )