Doktor Hatası (Malpraktis) Davası ve Sonuçları

Malpraktis nedeniyle tazminat davası en gelen anlamıyla doktorun tedavi sürecinde yapmış olduğu hata nedeniyle hastanın açmış olduğu dava olarak tanımlanabilmektedir. Ülkemizde birçok insan tedavi görmüş olduğu sırada hekimin yanlış bir uygulama ile tedavi çalışması sırasında oluşan zararlara karşı ne yapılacağını bilmemekte ya da oluşan zararların tazmini mevzusunda karamsar davranmaktadır. Bizde bu makalemizde tıbbi tatbik hatalarından kaynaklanan mesuliyet veya yaygın kullanımıyla hekim hatalarına karşı zarar görmüş bulunan hastaların; ne yapması gerektiği, nerede ve hangi vakit içerisinde dava açması gerektiğinden bahsetmeye çalıştık.

Hukuken asla kimse bir başkasının vücut bütünlüğüne müdahale edemez ve bireyin üstünde herhangi bir değişikliğe yol açacak davranışta bulunamaz. Bu durumun istisnası hekimlerin tıbbi müdahaleleridir. Hekimler tarafınca meydana getirilen her muamele risk barındırmaktadır. Bazen bütün önlemler alınmış olup lüzumlu bütün itina gösterilse dahi istenmeyen sonuçlar meydana gelebilmektedir. Bunlara tıptaki karşılığıyla komplikasyon denmektedir. Hekim şayet gerçekleşen komplikasyona zamanında müdahale etmez ya da derhal lüzumlu tedbirleri almazsa komplikasyon değil malpraktis olur. Bu vaziyet dışındaki vakalarda müdahalede bulunan hekimin sorumluluğu yoktur. Malpraktis nedeniyle tazminat davası da tam bu noktada devreye girmektedir.

Doktor Hatası Tazminat Türleri

Hekimlerin sorumlulukları; cezai, yönetimsel ve mesleki mesuliyet olmak suretiyle üçe ayrılır. Hekim ya da herhangi bir sağlık personelinin hukuka aykırı eylemleri ceza kanunumuz uyarınca suç olarak belirlenmiştir. Bu düzenlemelerin sonucunda ise hekimin ve sağlık personelinin  cezai mesuliyeti ortaya çıkmaktadır. Hukuka uygunluk nedenleri içinde yer alan “ilgilinin rızası” şu demek oluyor ki hastanın rızası ile doktor tarafınca meydana getirilen tıbbi müdahaleler cezai mesuliyet kapsamında yer almaz. Eğer hekimin müdahalesi vahim hatalar, kast ya da taksirle zarar meydana gelmişse cezai mesuliyet ortaya çıkacaktır. Malpraktis nedeniyle tazminat davası doktor hatasından kaynaklı bir dava türüdür.

Devlete ilişik kurumlarda (Aile sağlığı merkezleri ve devlet hastaneleri benzer biçimde) çalışan hekimler idareye karşı da sorumludurlar. Hekimin müdahaleleri kararı oluşan sorumlulukta devlet şu demek oluyor ki idare de hekimle beraber sorumludur. Tüm kamu görevlilerine benzer biçimde hekim hataları durumunda da dava idareye karşı açılacaktır. İdarenin ödediği bedeli alakalı hekime rücu etme hakkı bulunmaktadır. Yargılama bittiğinde yönetim tazminata mahkum edildiyse, yönetim bu tazminatı alakalı hekimden rücu davası kanalıyla tahsil edebilecektir.

Hekimlerin her vakit; hastaya zarar vermeme, hastayı bütün aşamalarda bilgilendirme, her türlü ayrımcılıktan kaçınma, hasta rızası olmadan muamele yapmama ve hasta mahremiyeti gibi tüm bu kurallara uyma zorunluluğu bulunmaktadır. Zira hasta mahremiyetinin ihlal edilmesi kapsamında özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun oluşması dahi mevzu bahis olabilmektedir. Malpraktis nedeniyle tazminat davası ise bir özel hukuk davası olup cezai sorumluluk ile bir ilgisi bulunmamaktadır.

Hekim ile Hasta Arasında Bulunan İlişki

Öncelikle değinmemiz ihtiyaç duyulan mevzu, hasta ile doktor içinde kurulan birlikteliğin hukuki niteliğidir. Genel olarak doktor ile hasta içinde kurulan ilişki hukuken vekalet ilişkisi olarak bilinmektedir. Ancak birtakım durumlarda bu ilişki vekaletsiz iş görme ya da eser sözleşmesi olarak da ortaya çıkabilmektedir.

Hekim ile hasta içinde kurulan sözleşmede, hekimin ve hastanın karşılıklı borcu bulunmaktadır. Öncelikle hastanın borçlarına değinecek olursak bunlar; hekimin sözleşmeden dolayı hak kazandığı ücretini ödemek, hekimin sorularına doğru cevap vermek ve tedaviyi negatif yönde etkileyecek her türlü davranıştan kaçınmaktır.

Hekimin sözleşmeden kaynaklı aslolan borcu rahatsızlık ile alakalı tanı koyarak tedavi etmektir. Ancak bunun haricinde hekimin; hastayı bilgilendirme, onam alma, hasta kayıtlarını tutma, sır saklama, sadakat ve itina gösterme borcu benzer biçimde yan borçları da bulunmaktadır. Malpraktis nedeniyle tazminat davası hastadan bu onam formunun alınmaması nedeniyle de açılabilmektedir.

Doktor Hatası Tazminat Şartları

Hekim ile hasta içinde bulunan hukuki birlikteliğin genel anlamda sözleşmesel bir ilişki olduğunu belirttik. Bunun haricinde hekimin sorumluluğu dolayısıyla malpraktis nedeniyle tazminat davası birtakım durumlarda haksız fiil sorumluluğuna birtakım durumlarda ise vekaletsiz iş görmeye de dayanabilmektedir. Biz bu makalemizde yalnızca uygulamada sıkça karşılaşılan, hekimin vekalet sözleşmesinden kaynaklanan sorumluluğunu inceleyeceğiz. Hekimin sözleşmeden kaynaklanan borçlarını yerine getirmemesi halinde sorumluluğu meydana gelecektir sadece bu sorumluluğun birtakım şartları bulunmaktadır.

Doktor yanlışı sebebiyle hekimin sorumluluğunun doğabilmesi için; bir sözleşmenin varlığı, sözleşmenin ihlal edilmiş olması, ihlalde hekimin kusurunun olması, hastanın ihlal sebebiyle zarara uğramış olması ve zarar ile kusurlu eylem içinde illiyet yani bir diğer deyişle nedensellik bağının olması şarttır.

Sözleşmenin ihlal edilmiş olması, hekimin sözleşmeden dünyaya gelen borçlarını yerine getirmemiş olmasını ifade etmektedir. Doktorun asli borcu rahatsızlığın doğru şekilde tanısını koymak ve hastalığı tedavi etmektir. Hastalık tanısı koymada itina göstermeyen, lüzumlu araştırmaları yapmayan, mesleki eksikliği sebebiyle araştırmaları yanlış yorumlayan, mesleki acemilik benzer biçimde nedenlerden dolayı bu borcu ihlal etmesi hukuki sorumluluğunun doğmasına sebebiyet verebilir. Bu durumda da hastanın malpraktis nedeniyle tazminat davası açabilmesi muhtemel hale gelmektedir.

Sözleşmeyi ihlal eden davranışta hekimin kusurunun bulunması gerekmektedir. Bu kusur kast ya da dikkatsizlik kararı ortaya çıkabilir. Gerekli özeni göstermemesi ihmalini doğururken, bilerek ve isteyerek sözleşmeyi ihlal etmesi kastını doğurur. Hekimin kusurlu olarak sözleşmeyi ihlal etmiş olmasından ötürü hastanın zarara uğramış olması gerekmektedir. Bu zarar ve hekim davranışı arasında ise uygun illiyet bağının varlığı malpraktis nedeniyle tazminat davası için aranan bir şarttır.

Doktor Hatası Tazminat Kapsamı

Doktor yanlışı sebebiyle tıbbi müdahaleden zarar bulan kişi, öncelikle dünyaya gelen zararın telafisi için görmüş olduğu ek tedavinin harcamalarını talep etme hakkına sahiptir. Kişinin yanlış müdahale kararı uğramış olduğu kayıp ve yanlış müdahalenin ekonomik geleceğini sarsması durumları da mevzu bahis ise bu zararların da tazmini gerekmektedir. Malpraktis nedeniyle tazminat davası konusunda size hukuki destek verecek avukat size tüm bunların açıklaması ayrıntılı olarak izah edecektir.

Hekimin müdahalesi kararı hastada ruhsal travma, üzüntü, fizyolojik acı meydana gelebilmektedir. Hakim tarafınca, hastanın bu zararlarının tespit edilmesi ve bu zararların bir nebze olsun giderilmesi için içsel tazminata karar verilmesi gerekmektedir. Malpraktis nedeniyle tazminat davası manevi tazminat miktarının mağdur hastayı bu anlamda tatmin etmesi gerekmektedir.

Doktor Hatası Sonucu Ölüm

Tazminat kaide olarak zarar bulan hastaya ödenmelidir. Ancak hastanın hayatını yitirmesi durumunda, hastadan maddi ve içsel yardımcı bulan kişilere destekten mahrum kalma tazminatı ödenmektedir. Kişinin uğramış olduğu maddi zarar bilirkişiler vasıtasıyla hesaplanarak yapılmaktadır. Bu noktada avukatınızın sizi doğru yönlendirmek gibi büyük bir yükümlülüğü bulunmaktadır. O da açılacak olan dava türünün doğru seçilmesidir. Manevi tazminatın hesaplanması ise maddi tazminatın aksine soyut durumlara bağlıdır. Bu nedenden dolayı başlı başına ihtisas isteyen bir konudur.

Doktor Hatası Nedeniyle Tazminat Zamanaşımı Süresi

Tazminat talebinin dayandığı hukuki dayanağa nazaran zamanaşımı süreleri farklılık arz etmektedir. Doktor ile hasta arasındaki hukuki ilişki vekalet sözleşmesine dayandığı takdirde, kanun hükümlerine göre öngörülmüş olan zamanaşımı süresi, zararın doğduğu tarihten başlamakta olup 5 yıllık süre sonunda sonlanmaktadır.

Doktor yanlışı sebebiyle istek edilecek tazminat eser sözleşmesinden kaynaklanıyorsa bu şekilde de zamanaşımı süresi 5 yıldır. Ancak bu durumda şayet ki hekimin kusuru ağır özellikte ise zamanaşımı süresi 20 yıldır. Tazminat talebinin vekaletsiz iş görmeye dayanması halinde ise süre 10 yıl olacaktır.

Eğer ki tazminat talebi haksız fiilden kaynaklanıyorsa, hastanın ziyanı öğrendiği tarihten itibaren 2 sene ve herhalde haksız fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 sene içinde tazminat davasının açılması gerekmektedir. Ancak haksız eylem ek olarak suç da teşkil ediyorsa ve Türk Ceza Kanunu bu suç için belirtilen zamanaşımı sürelerinden daha çok bir zamanaşımı süresi öngörüyorsa, bu durumda Türk Ceza Kanunu’nda öngörülen zamanaşımı süreleri göz önüne alınacaktır.