6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 53 ve devamı maddelerinde yer alan ölüm sebebiyle tazminat talebinde bulunulabilecektir.
Ölüm Tazminatı
Türk Borçlar Kanunu’nun 53’üncü maddesinde ölüm halinde uğranılan maddi zararlar sıralanmıştır. Cenaze giderleri, ölüm hemen gerçekleşmediği takdirde tedavi giderleri ile çalışma gününün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ölen kişinin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar bu zararlara örnek gösterilebilir. Türk Borçlar Kanunu’nun 56’ncı maddesinde ölüm sebebiyle manevi zararların giderilmesi açıklanmıştır. Bu hükme göre ölüm sebebiyle tazminat olarak ağır bedensel zarar veya ölüm halinde zarar görenin veya ölenin yakınlarına da maddi tazminatın yanısıra manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilecektir.
Kişinin ölmesi halinde manevi tazminat istenmesi hakkı davalı tarafından gerçekleştirilen haksız fiilden yansıma yoluyla manevi zarara uğrayan ölenin yakınlarına verilmiştir. Ölenin yakınları ölenin ailesini de içine alan geniş bir kavramdır. Burada ölen kişinin yakınları kapsamına bakıldığında ölen kişiyle akrabalık bağı haricinde duygusal bağı olan kişiler de manevi tazminat talebinde bulunabilecektir. Buradaki yakınlık aile hukuku bağlamında dikkate alınmayacaktır. Örneğin ölen kişiyle uzun süreli ilişkisi olan sevgilisi, uzun bir geçmişi paylaşıyorsa veya uzun yıllardır birlikte çalışılmış iş ortağı veya meslektaşı vb. kişiler varsa artık bu kişiler de tazminat hakkına sahip olacaktır.
Manevi zararın talep edilebilmesi için mağdura yöneltilen hukuka aykırı davranış ile mağdurun yakınlarının manevi zararı arasında uygun bir illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Burada ölenin yakınlarının uğradığı zarar yansıma zarar değil, doğrudan doğruya manevi zarar olacaktır.
Manevi zararın tazmin edilebilmesi için birtakım şartlar aranmaktadır. İlk olarak bir kimsenin yaşam hakkına hukuka aykırı bir saldırı bulunmalı ve bu ölümle sonuçlanmış olmalıdır. Kişinin hayatı, sağlığı ve beden bütünlüğünün, özgürlüğünün, onur ve saygınlığının, resminin, özel hayatının gizliliğinin, sırlarının tecavüze uğraması kişilik haklarına saldırı olarak gündeme gelecektir. Bu unsurlar somut olayın şartlarına göre şekillenebilecek mahkeme tarafından takdir edilebilecektir. İkinci olarak açık kanun hükmü bulunmadıkça kişilik hakkı tecavüze uğrayan ile zarar gören aynı kişi olmalıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56’ncı maddesinin (2) numaralı fıkrası ölüm ve bedensel zararlarda yansıma yoluyla maddi ve manevi tazminat tazminini kabul ettiğinden bu madde kapsamında ölen ve ağır bedensel zararlara maruz kalan kişilerin yakınları maddi ve manevi tazminat talep etme hakkını haiz olacaktır. Diğer hallerde yansıma yoluyla kişinin yakınları tarafından ölüm sebebiyle tazminat talep edilmesi mümkün olmayacaktır. Üçüncü olarak manevi zararın talep edilmesi için ortada bir manevi zarar bulunmalı ve bu zarar ölenin yakınında acı ve üzüntü yaratmalıdır. Davalı ölüme sebep olan kişi, yansıma zararla tazmin talebinde bulunabilecek kişi için ölenin yakını olmadığını veya ölümünden üzüntü duymadığını ispat ettiği takdirde hukuka aykırılık bağının ve manevi zararın bulunmadığına ulaşılacaktır. Dördüncü olarak kişilik haklarına hukuka aykırı bir biçimde edilmiş tecavüz ile ortaya çıkan manevi zarar arasında uygun bir nedensellik bağı bulunması gereklidir. Örneğin kişinin ölümü bu olayda haksız fiili aktif veya pasif davranışıyla gerçekleştiren kişiden kaynaklanıyor olmalıdır. Beşinci olarak davalının sorumlu olmasını gerektiren kusurlu veya kusursuz sorumluluk hali bulunmalıdır. Kusurun belirlenmesi burada tazminat miktarını belirlerken göz önünde tutulacaktır.
Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
Destekten yoksun kalma tazminatı ölen kişinin ardından bu kişinin desteğiyle geçinen kişilerin talep edebileceği bir tazminat türüdür. Destek veren kişinin ölümü sebebiyle geride kalanlar onun desteği olmadan geçinemiyorsa hallerinin daha da kötüleşmesini engellemek adına ölümü sebebiyle tazminat yoluna başvurulacaktır. Yaşarken ölen kişiden destek alan kimseler (ölenin baktığı kişi, akrabaları, sevgilisi, nişanlısı) ne kadar destek aldıklarını ispat ederek talepte bulunabilecektir.
Çekirdek aile (eş, anne baba, çocuk) içerisinde bu kişilerin yaşarken birbirine destek olduklarına ilişkin bir karine vardır. Bu karineye göre anne baba ve çocuklar birbirlerine yaşarken destek olmaktadır. Hukuki karine sebebiyle maddi manevi tazminat davasında bu tazminat kalemi için ayrıca sayılan bu kişilerin birbirine destek olduğuna ilişkin ispat faaliyeti yürütülmesine ihtiyaç yoktur. Ancak böyle bir ilişkinin olmadığına ilişkin aksi ispat yürütülerek karine çürütülebilecektir. Bu karine çürütüldüğü takdirde artık davalı taraftan destekten yoksun kalma tazminatı istenmesi hukuka aykırı sayılacaktır.
Destekten yoksun kalma tazminatı ve buna ilişkin kalemler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53’üncü maddesinde belirtilmiştir. Cenaze giderleri ile ölüm hemen gerçekleşmediği takdirde tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar maddi tazminat başlığı altında talep edilebilecektir.
Destekten yoksun kalma tazminatı zamanaşımı süresine tabidir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 72 uyarınca destekten yoksun kalma tazminatı zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenilmesinden itibaren 2 (iki) yıl, zararın gerçekleşmesinden itibaren her herhalde 10 (on) yıl olarak belirlenmiştir. Kişinin tedaviden sonra ölümü halinde bu süre kişinin ölüm tarihinden itibaren başlayacaktır.
Ölüm Sebebiyle Maddi ve Manevi Tazminat
Ölüm sebebiyle tazminat somut olayın özellikleri dikkate alarak hâkim tarafından belirlenecektir. Manevi tazminat davası maddi tazminat davası ile açılabileceği gibi ayrı ayrı da açılması mümkündür. Türk yargısında hiçbir maddi zararın meydana gelmediği yalnızca kişinin ölmesi sebebiyle açılan manevi tazminat davaları da yer almaktadır. Burada davacı ölenin yakınları, davalı ise ölümden dolayı maddi ve manevi zarardan sorumlu olan kişi veya kişilerdir. Ölümden sorumlu kişiler birden fazla ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 61 uyarınca müteselsilen sorumlu olacaktır.
Davanın konusu ölüm sebebiyle maddi ve manevi zararın tazmini için bir miktar para ödenmesi olacaktır. Davacı taraf burada ölüme sebep olan eylemi, maddi ve manevi zararı, ölüm ile zarar arasındaki uygun nedensellik bağını, davalının veya kusursuz sorumluluğunu ispatla yükümlü olacaktır. Hâkim davacının tazminat talebini haklı bulduğu takdirde davalıyı davacıyı bir miktar para ödemeye mahkum edecektir.
Hâkim buna ilişkin tazminatın belirlenmesinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4’üncü maddesinde yer alan takdir yetkisini kullanacak, hukuka ve hakkaniyete göre karar verecektir. Manevi tazminatın mutlaka para ile belirlenmesi gerekmektedir. Burada takdir ve tayin edilirken mağdurun yakınlarının çektiği acı ve elemden başka bunun derecesi, tarafların sıfatı ile sosyoekonomik durumları dikkate alınacaktır. Örneğin bir trafik kazasının ele alındığı Yargıtay kararında[1] ölenin yakınlarının talebine karşı davacı çocuklarla ölen baba arasında aile ve sevgi bağlarının kopuk olduğu bu sebeple kan bağının manevi tazminat için yeterli görülemeyeceği gerekçesiyle manevi tazminat talebini reddetmiştir.
Ayrıca manevi zararın yanında destekten yoksun kalanların zararlarının belirlenmesinde kişinin hangi yaşta vefat ettiği ve ortalama hangi yaşa dek yaşayabileceği göz önünde bulundurularak yıl bazında ne kadar destek olacağı hesaplatılarak maddi tazminata ulaşılır.
Yukarıda hukuki açıdan önem ihtiva eden ölüm sebebiyle tazminat konusu genel bir çerçeveyle açıklanmıştır. Ölüm sebebiyle tazminat davaları hususu oldukça önemli ve hukuki danışmanlık alınması gereken başlıca konulardan biridir. Daha fazla bilgi ve danışmanlık için hukuk büromuzla iletişime geçebilirsiniz.
[1] Y4HD E. 2004/13535 K. 2005/9727 T. 22.09.2005