Boşanma Sebepleri ve Tazminat

Boşanma sebepleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Boşanma başlıklı İkinci Bölümü’nde düzenlenmiştir.

Boşanma Sebepleri

Boşanma sebepleri 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Boşanma Sebepleri başlıklı 161. ve devamı maddelerinde açıklanmıştır.

Boşanma sebepleri ana başlıklar halinde zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı ve evlilik birliğinin sarsılması olarak açıklanmıştır.

Bu sebepler genel ve özel boşanma sebepleri olarak iki ana başlığa ayrılmaktadır. Zina (aldatma), hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığı özel boşanma sebeplerinden olup bu özel boşanma sebepleri 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 161 ila 165. maddeleri arasında sınırlı olarak sayılmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Evlilik Birliğinin Sarsılması başlıklı 166. maddesinde açıklanan evlilik birliğinin sarsılması ise genel boşanma sebebidir.

Genel ve özel boşanma sebeplerinin yanısıra boşanma davasının ikame edilmesi Aile Hukuku nezdinde önem arz eden konulardandır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca evlilik en az bir yıl sürmüş ise eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılacaktır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir. Düzenleme üzerinde hakim tarafından değişiklik yapılabilecek olup düzenlemelerin o anda veya değişiklik yapıldıktan sonra uygun bulunması halinde hakim tarafından boşanmaya yönelik karar verilecektir. Bu boşanma şekli anlaşmalı boşanma olarak karşımıza çıkmaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere anlaşmalı boşanmanın gerçekleşebilmesi için;

  1. Evlilik birliğinin en az bir yıl sürmüş olması,
  2. Eşlerin mahkemeye birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi,
  3. Eşlerin her ikisinin de hakimin huzurunda boşanmaya yönelik iradelerini açıklaması,
  4. Boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu konusunda taraflarca kabul edilecek düzenlemenin hakim tarafından uygun bulunması

Gerekmektedir.

Boşanma davasının diğer bir türü olan çekişmeli boşanma davası ise yukarıda da belirtildiği üzere genel ve özel boşanma sebepleri öne sürülerek ikame edilebilecektir. Özel boşanma sebeplerine dayalı olarak açılacak çekişmeli boşanma davasında kural olarak özel boşanma sebebinin ispat edilmesi gerekmektedir. Bu nedenlerin varlığının ispatı halinde hakim boşanma ya da ayrılık kararı verecektir.

Özel Boşanma Sebepleri

Özel boşanma sebepleri 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 161 ila 165. maddeleri arasında düzenlenmiş olup bu sebepler;

  • Zina (Aldatma)
  • Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış
  • Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme
  • Terk
  • Akıl hastalığı

Olarak sayılmıştır. Bu sebepler yukarıda da belirtildiği üzere yalnızca kanunda sayılanlarla sınırlıdır.

Zina diğer bir deyişle aldatma, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili madde uyarınca eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilecektir. Zina mutlak bir boşanma sebebidir. Burada eşlerden biri evlilik birliği devam ederken başka bir kişi ile isteyerek cinsi münasebette bulunmaktadır. Zinanın ispatlanması halinde evlilik birliğinin temelden sarsılmış olup olmadığı değerlendirilmeksizin boşanmaya karar verilecektir.

Yine 161. maddenin (2) numaralı fıkrasında zinaya sebebiyle boşanma davası açılması bir hak düşürücü süreye bağlanmıştır. İlgili madde uyarınca davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle aldatılan eşin dava hakkı düşecektir. Bu hak düşürücü süreye ek olarak aldatılan eşin, zina eden eşi affetmesi halinde de dava hakkı ortadan kalkacaktır.

Hayata kast, pek kötü muamele veya onur kırıcı davranış diğer bir özel boşanma sebebi olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesinde açıklanmıştır. İlgili hüküm uyarınca eşlerden her biri, diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilecektir. Hayata kast ile eş, diğer eşi öldürme niyetini gerçekleştireceğini bazı fiillerle göstermektedir. Burada öldürme niyeti olan eşin kasten bilerek ve isteyerek hareket etmesi gerekmektedir.

Pek fena muamele ise eşin diğer eşin vücut bütünlüğü ve sağlığına yönelik gerçekleştirebileceği her türlü saldırıdır. İlgili maddede bahsedilen onur kırıcı davranışta ise eşlerden biri, diğerinin onuruna karşı haksız saldırılarda bulunmakta, hakaret etmekte ve küçük düşürmek amacıyla hareketlerde bulunmaktadır. Zinada olduğu gibi bu sebepte de hak düşürücü süre bulunmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay içinde ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşecektir. Hayatına kastedilen, pek kötü veya onur kırıcı davranışa maruz kalan eşin bu hak düşürücü süreyi dikkate alarak dava ikame etmesi gerekecektir. Bu eylemlere maruz kalan eşin, eşini affetmesi halinde artık dava hakkı olmayacaktır.

Özel boşanma sebeplerinden bir diğeri ise 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 163. maddesinde gösterilen suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürmedir. İlgili hüküm uyarınca eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilecektir. Zina ve hayata kast, pek kötü davranış veya onur kırıcı davranıştan farklı olmak üzere bu özel sebepte herhangi bir hak düşürücü süre öngörülmemiştir. İlgili maddede belirtildiği üzere diğer eş her zaman boşanma davası ikame edebilecektir.

Burada her suçtan ziyade yalnızca küçük düşürücü suçlar boşanma sebebi sayılmaktadır. Suçu işleyen eşin bu suçtan mahkum olup olmaması veya alacağı cezanın miktarı önemli değildir. Suçun küçük düşürücü olup olmadığı hakim tarafından takdir edilecektir. Yine bu madde içerisinde belirtilen haysiyetsiz hayat sürme kapsamında eşlerden birinin devamlı olarak haysiyetsizce hayat sürmesi gerekmektedir. Yukarıda da belirtildiği üzere bu nedenle açılacak boşanma davalarında süre şartı yer almamaktadır.

Terk, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesinde açıklanan bir diğer özel boşanma sebebidir. İlgili hüküm uyarınca eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ediyor veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmüyorsa ve ayrılık en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte, istem üzerine hakim veya noter tarafından yapılan ihtarlar sonuçsuz kalmışsa terk edilen eş bu özel sebebe dayanarak boşanma davası ikame edebilecektir. Ancak burada şu hususa dikkat edilmesi gerekmektedir: diğer eşi ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılacaktır.

Terkin gerçekleşmesinden itibaren dava hakkı olan eş boşanma davası açmak için belirlenen sürenin dördüncü ayına dek bekleyecektir. Dördüncü ayın sonundan itibaren dava hakkına sahip eşin istemi üzerine hakim veya noter, esası incelemeden terk eden eşe ihtar yoluyla iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunacaktır. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla da gerçekleştirilebilecektir. Ancak unutulmamalıdır ki boşanma davası açmak için belirlenen sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamayacak ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamayacaktır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen özel boşanma sebeplerinden sonuncusu akıl hastalığıdır. Kanun’un 165. maddesi uyarınca eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale geldiği takdirde, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası ikame edebilecektir.

Akıl hastalığı, diğer özel boşanma sebeplerinden ziyade kusura dayanmayan bir boşanma sebebidir. Bu sebebe dayalı olarak açılacak boşanma davası için bir hak düşürücü süre öngörülmemiştir. Bu sebeple akıl hastası eşe karşı her zaman boşanma davası açılabilecektir.

Genel Boşanma Sebepleri

Genel boşanma sebepleri 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Evlilik Birliğinin Sarsılması başlıklı 166. maddesinde açıklanmıştır. İlgili hüküm uyarınca evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olduğu takdirde eşlerden her biri boşanma davası açabilecektir.

Genel boşanma sebeplerinde belli bir sebebe dayandırılamayan ve önceden belirlenemeyen birçok olay boşanma sebebi olabilecektir. Burada sebepler ve ortaya çıkan durum, evlilik birliğini temelinden sarsmış ve bu sebep ve durum artık eşlerin ortak hayatı devam ettirmesini beklenemeyecek bir hale getirmiş olmalıdır.

Genel boşanma sebepleri, özel boşanma sebepleri gibi sınırlı sayıda olmadığından hakim, evlilik birliğini temelden sarsan genel boşanma sebeplerini somut olaya göre takdir edecektir.

Genel boşanma sebeplerine göre boşanma kararının verilebilmesi için ilk olarak evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması gerekmektedir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olmasından kasıt eşler arasında ciddi ve şiddetli bir geçimsizliğin var olması ve bunun ortak hayatı çekilmez hale getirmesidir. Yargıtay’ın çeşitli kararları uyarınca yıkanmaktan kaçınma, rıza dışında cinsel birliktelik, aile sırlarını ifşa vb. konular evlilik birliğinin temelden sarsılmasına örnek olarak gösterilmektedir.

Boşanmaya ilişkin hakim tarafından karar verilirken evlilik birliğini temelden sarsan nedenler ve olaylar tespit edilecek, olayın özellikleri, oluş biçimi, eşlerin sosyo-kültürel halleri, eğitim durumları, ekonomik durumları, birbirleri ve çocuklarla ilişkileri, yaşanılan çevrenin özellikleri ve toplumun değer yargıları dikkate alınacaktır.

Ancak burada dikkat edilmelidir ki; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca davacının kusuru daha ağır ise davalı eşin açılan davaya itiraz hakkı bulunmaktadır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa hakim boşanmaya karar verebilecektir.

Yukarıda belirtilen ve somut olaya göre uygulanabilecek olan genel boşanma sebepleri uyarınca evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılacaktır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu konusunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir. Hakim tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü noktalar hakkında değişiklik yapabilecektir. Hakimin yapacağı bu değişiklikleri taraflar kabul ettiği takdirde hakim boşanmaya yönelik karar verecektir. Burada tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmayacaktır.

Genel boşanma sebepleri başlığı altında irdelenmesi gereken bir diğer husus ise ortak hayatın yeniden kurulamamasıdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış olan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılacak ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilecektir. Burada önceki boşanma davasının hangi sebepten veya kim tarafından açıldığının önemi yoktur. Burada kusur durumu dahi araştırılmayacak, yukarıda belirtilen şartlar gerçekleştiği takdirde hakim boşanmaya karar verecektir. Hakimin burada bir takdir yetkisi yoktur.

Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat

Genel ve özel boşanma sebepleri kapsamında hakim tarafından verilecek boşanma kararının sonuçlarından biri de maddi ve manevi tazminattır.

4721 sayılı sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Maddi ve Manevi Tazminat başlıklı 174. maddesinde boşanmanın mali sonucu olarak maddi ve manevi tazminat irdelenmiştir. İlgili hüküm uyarınca mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilecektir. Boşanmaya kusuruyla sebep olan eş, kusursuz ya da az kusurlu olan eşin mevcut ve beklenen maddi menfaatlerinin herhangi birisine zarar vermişse kusurlu taraf hakimin uygun gördüğü tazminat miktarını ödeyecektir. Burada zarara uğramış kusursuz veya az kusurlu taraf maddi tazminat talebinde bulunmadan mahkeme resen maddi tazminata hükmedemeyecektir. Boşanmaya ilişkin olarak sunulacak maddi tazminata ilişkin talep, boşanma davasıyla ileri sürülebileceği gibi boşanma davasına ilişkin hükmün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl süre içerisinde talep edilebilecektir.

Yine boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilecektir. Eşlerin boşanmasına sebep olacak genel ve özel boşanma sebepleri genellikle eşlerin kişilik haklarına da zarar verebilecek, onların üzülmesine ve sonuç olarak acı ve ıstırap çekmelerine sebep olabilecektir. Burada manevi tazminat ile amaçlanan kişilik hakkına yapılan saldırı sonucunda meydana gelen manevi zararın para ile veya başka yoldan giderilmesini sağlayarak acı ve ıstırabın hafifletilmesidir. Manevi tazminat kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğundan hak sahibi acı ve ıstıraba uğrayan eş tarafından ileri sürülmesi gerekecektir.

Ancak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 178. maddesi uyarınca evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımını uğrayacaktır. Bu sebeple maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulurken zamanaşımına uğrama süresine dikkat edilmelidir.

Boşanmada Tazminat Nasıl Hesaplanır?

Boşanmada tazminat hesaplanırken maddi tazminatın tayin edilmesinde hakime geniş bir takdir yetkisi tanınmıştır. Hakim bu hesaplamayı yaparken hakkaniyeti, tarafların kusurlarının yoğunluğunu, eğitim seviyelerini, yaşlarını, sosyo-ekonomik durumlarını, belirlenecek tazminatın sebepsiz zenginleşme yaratıp yaratmayacağını dikkate alacaktır. Hakim kural olarak maddi tazminat talep eden eşin talep etmiş olduğu miktarın fazlasına karar veremeyecektir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Tazminat ve Nafakanın Ödenme Biçimi başlıklı 176. maddesi uyarınca maddi tazminat toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenebilecektir. Ancak bu manevi tazminat için söz konusu olmayacaktır. Manevi tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemeyecektir.

Ayrıca irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat alacaklı eşin yeniden evlenmesi ya da eşlerden birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkacaktır, alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde de mahkeme kararıyla kaldırılacaktır.

Hakim manevi tazminatı ise hesaplarken boşanmaya neden olayın oluş biçimi, kusur durumları, sosyo-ekonomik durumları, yaşları, evliliğin süresi gibi kıstasları dikkate alarak takdir yetkisini kullanarak manevi tazminat miktarını belirleyecektir. Yine manevi tazminata hükmedilecek miktar talep eden tarafın belirttiği miktarın üzerinde olamayacaktır.

Boşanma süreci ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin belirlenmesi hukuki açıdan büyük öneme sahip konulardandır. Boşanacak taraflar hak kaybı yaşamamak adına Boşanma Hukuku alanında yetkin ve tecrübeli avukatlarla çalışmalıdır. Otluoğlu Hukuk olarak sizler Boşanma Hukuku alanında uzman ve deneyimli avukat kadromuzla hukuki danışmanlık hizmeti sunmaktayız. Ayrıntılı bilgi için İletişim kısmında yer alan destek hattımız ve e-posta adresimiz aracılığıyla tarafımızla iletişime geçebilirsiniz. İletişim adreslerimizi kullanarak randevu almak istediğiniz konuyu tarafımıza ilettiğiniz takdirde ön bilgilendirme alabilir ve randevu tarihinizi belirleyebilirsiniz.

Oretra